Enerji patlaması
Galatasaray tarihi bir galibiyete imza attı. Son senelerde G.Saray'ın güçlü bir takıma karşı 75 dakika müthiş bir takım presi yapmasına ilk defa şahit oluyorum. Adeta Liverpool'u oynatmadılar. 16. dakikadaki penaltı golünden sonra öz güven daha da arttı. İnanılmaz bir seyirci desteği gündeme geldi. Yeri geldikçe vurguladığım bir konu var; böyle zamanlarda futbolcular iyice havaya girip sınırsız enerji sergilerler. Dün bu enerji bana göre sınırsızı da geçti. Başta Torreira olmak üzere birçok oyuncunun fiziki direnç göstermeleri doğal karşılanır. Ama sakatlıktan yeni çıkan, hazır olmayan Osimhen'in 2-3 kere hücum preste top kapması, Yunus'un çıkana kadar alışılmışın dışında savunma yapması ilginç gelişmelerdi. İlkay zekâsı ve futbol bilgisiyle çok başarılıydı. Lemina, Torreira, Singo ve Davinson müthiş savaştılar. Gecenin bana göre sürpriz öne çıkan isimlerinden biri de Jakobs'tu. Uğurcan da her geçen gün daha öz güven kazanıyor.Okan Buruk'un iki büyük doğrusu vardı. İlki; fizik açıdan bitik olan İcardi ve Sane'yi kulübede oturttu. İkincisi de geriden hiç pasla çıkmayı düşünmeyip hep uzun oynayarak rakip prese takılmamak taktik anlayışıydı. Bana göre tek yanlışı, son bölümde takım iyice yorulmuşken İcardi'yi oyuna almasıydı. Liverpool Teknik Direktörü Slot, rotasyonlu bir kadro ile sahaya çıktı. Güçlü kadroda bunu yapması son derece doğaldı. Ama Szoboszlai'yi sağ bek oynatması hiç mantıkla bağdaşan bir düşünce değildi.