Okan Buruk'un fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyordu. Alanya testinden alınacak cok ders vardı, almış da. Sezona iyi başlamayan Leroy Sane'yi böylesineyüksek profilli bir maçta kulübedeoturtmak cesur bir karar. Liverpool'da Salah'ın yedek, Szoboszlai'nin sağ bekte oynaması açıkçası Galatasaray için oyun başlarken avantajdı. Bu seviyedeki maçların yoğunluğu ikili mücadele ve çok koşu gerektirir, Galatasaray bunu başardı. Liverpool'un çizgiden dönen topundan sonra penaltı ile öne geçmek mücadelenin ödülü gibiydi. Singo, Gakpoile iyi boğuştu. Jakobs bu maç için doğru tercih olduğunu gösterdi. Ön alan baskısı Liverpool'a tahminlerin ötesinde fazla hata yaptırdı. İkinci yarıda skoru korumak için derinden dikkatli bir savunma gerekliydi. Osimhen'in önce Yunus'a vermediği top, ardından karşı karşıya kaçırdığı top, bunlar gol olsa Liverpool'un fişini erken çekerlerdi. Slot son yarım saatte Salah ve Isak'ı oyuna sürüp tabelayı çevirmek için kozlarını oynadı. Fransız hakem tabelaya etki etmeyen ama oyunu bozan düdükleriyle bol bol Liverpool'a çalıştı, ne yazık ki bir Şenes Erzik'imiz olmadı UEFA'da. İkinci yarıda topa sahip olma oranını yüzde 70'in üzerine çıkaran Liverpool'a yapılan takım savunması alkışlık. Fransız hakem son bölümdeVAR'dan dönen penaltıyı vererekniyetini belli etti. Galatasaray'ın ama Galatasaray'da en çok Okan Buruk'un böylesine görkemli bir galibiyete ihtiyacı vardı. Haneye yazılan 3 puan ama 3puandan ötesi.