Som sefalet!
30 Eylül 2025, Salı

HAKKI YALÇIN

Som sefalet!

Milyonlarca dolar harcanan futbolumuzun kalitesine bakıyorum da hakeminden futbolcusuna kadar "som sefalet!" Transferin cilalı devrindeki beylerin ilkel hallerini izliyoruz. Yabancı futbolcuların ilk öğrendikleri şey; sahtekarlık! Ve ne yazık ki bu ülkede sahtekarlık en çok itibar gören şey! Hepimizi futboldan soğuttular. Kendi isimlerini formalarından çok sevenlerin asıl sevdikleri şeyin para olduğunu söylemeye gerek yok. "Sözde yıldız çöplüğünde" bizim gençlerimize yazık oluyor desem ne yazar!
O kadar para alıp hava almaya çıkanlarla, kıt kanaat imkanlarla sahaya 3 puan almaya çıkanlar arasındaki gerçeklerin "haksız transfer rekabetinin" yan etkileri olduğunu inkar edemeyiz. Bildiğimiz tek şey; para futbolu katletti! Hakemlere gelince, bazıları adaletsizliğe yapıştırılan "sticker" gibi. Onların yakalarına yapışmadıkça, futbolda adaleti mumla arasak bulamayacağız
Bakmayın Antalyaspor karşısında alınan galibiyete, Fenerbahçe'de futbol geçen sezonun çok gerisinde. Travma sürüyor ve düşünce devrimini gerçekleştirecek bir teknik yapı yok. Sahada sözde bir baskı var tamamen yapay. Kaliteli futbolun izini sürmek, geçmiş yıllardaki yanlışların yeni versiyonlarına izin vermemekle mümkün ama milyonlarca dolar harcayan bir takımda bu ne mümkün! İyi bir takım karşısında bu savunmanın ayakta kalması zor. En Nesyri bulmaca karelerinin içinde kaybolmuş gibi. Aldıklarının karşılığını vermekte direnip kendilerini ihbar edenlerin birkaç maç sonra taraftarın hedefi olması kaçınılmaz. Antalyaspor karşısında sadece İsmail Yüksek'i ayrı tuttum. Diğerlerinde olmayan her şey sadece onda mevcuttu. Fenerbahçe kalecisi Ederson'un son dakikalarda vakit geçirmekten sarı kart görmesindeki çaresizliğe de hayret ettim.
Alanya'da yine sahada esneyen Aslan. Galatasaray'ın Alanyaspor karşısında bırakın kazanmayı berabere kalması bile futbolun ruhuna aykırı olurdu. Ama futbol tersine işliyor bazen. Alanyaspor'un belki de tarihi bir farkın kıyısından döndüğünü gördük, 7 maçtır kazanan Galatasaray'da futbolun zerresini göremedik. Peki, bu takım futbol oynamadan kazanmayı nasıl öğrendi? Bence bunu Galatasaray'a değil, böyle bir Galatasaray'ı karşılarında bulup kaybedenlere sormak gerek. Elden düşme galibiyetlere de 3 puan veriliyor ama lig liderinin ecel terleri döktüğü maçlar, ülkemizdeki futbolun içler acısı halini de ele veriyor. Not. Bir takımda kaleci Uğurcan'dan gayrısı hükümsüzse, futbolumuz bu sezon transferde büyük kazık yemiş demektir! Barış Alper Yılmaz'a yıllık ücretinde yapılan ayarlamanın tadı öyle güzel gelmiş ki, eskisi gibi mücadele etmeye ihtiyacı kalmamış.
Görüyoruz ki her şeyi kitabına uyduranların oyuncağıdır futbol. Zaman geçiyor, insan kalitesine zerre kadar değer verilmeyen bir düzende her şey birbirinin içinden geçiyor. Kaşarın eskisi de yenisi de fark etmiyor. Kaşar peynirlerin kalite kontrolü yapılsa içinden katı yağlar, süt diye yutturulan buzağı maması, patates ve daha bilmediğimiz bilumum sağlıksız maddeler çıkar. Bunlar kimsenin umurunda değilse, milyon dolarlık beylerden ıskartaların çıkması da kimseyi rahatsız etmez. Çünkü futbolda en kolay harcanan şeydir para! Kaynağı şüpheli olsa da!
Nasılsa medyadaki troller hizmette kusursuz. Hatırlayanlar bilir; eskiden çocukların saçlarına yıldız yağdıran meleklerin mesleğiydi gazetecilik. Şimdi paradan başka bir şey tanıyamayanların ihtiraslı oyuncağı.

BİZE ULAŞIN