Alev alev
Barış Alper iyi ki döndü. Gelişiyle birlikte Galatasaray ruhunu da canlandırdı. Çünkü Barış oyuna girinceye kadar Cimbom, halı saha takımı görüntüsündeydi, uyumu yoktu, ritmi hiç yoktu. Pozisyon üretmekte zorlandılar. Sara ile İlkay'ın birlikte oynaması, G.Saray'ın doğru oyun kurmasına izin vermedi. Ayrıca Yunus-Sane ikilisi top ayaklarına gelince sahne almaya çalıştılar ama etkili olamadılar.
Eyüpspor'un oyun zihniyetinin 'savunmaya otobüs çekmek' anlayışında olması, G.Saray'ın pozisyon üretmesini de engelledi. Barış'tan önceki oyuna baktığımız zaman Eren, Torreira, Sallai ve Sanchez istekli, coşkulu ve çalışkandı. Bir atasözü şöyle der; sıcağa kar dayanmaz… Barış Alper, oyuna alev alev girdi, Eyüp savunmasını bir anda dağıttı, Galatasaray'a hücum zenginliği kazandırdığı gibi arkadaşlarını adeta bir uykudan uyandırdı, kazanma duygusu yüksek bir oyunun içine itti.
Okan Buruk ve Başkan Dursun Özbek'in Barış krizini tereyağından kıl çeker gibi halletmelerini kutluyorum. Çünkü Barış'sız bir Galatasaray'ı Şampiyonlar Ligi'nde düşünmek istemiyordum. Barış da küskün olmadığını hem tribünlere selam vererek gösterdi hem de oynadığı oyunla G.Saray'ın kazanmasına ciddi katkı sağladı.
Bir topu direkten dönen Barış Alper, 3 isabetli şut attı, 7'de 7 isabetli pas kullandı, ikili mücadelelerin 8'de 7'sini kazandı. Özellikle Yunus'a attırdığı gol kalite kokuyordu. Ayrıca Okan hocanın ilk 11'de Uğurcan'a yer vermesi çok akılcı bir hamleydi. İspanya karşısında 6 gol yemiş Uğurcan'ı kaleye koymamak, 'Ben sana güvenemem' anlamına gelir ve oyuncuyu psikolojik olarak etkilerdi.