Nene’m geldi!
Maçın adı küçük ama aslında anlamı büyüktü. Zira şampiyonluk yolundaki rakip Galatasaray kötü de oynasa kazanıyor. Bu durum her puan kaybının şampiyonluk şansını zora sokuyor. Arkadaş Fenerbahçe'ye gelene bir şeyler oluyor. Kerem'den bahsediyorum elbette. Son iki takımında bu kadar çok katkı yapan bir oyuncunun düşüşüne inanamıyorum. Dün özellikle ilk yarıda o kadar top ezdi ki… İstatistiklerine baktım 45 dakikada 16 top kaybı yapmış. Neredeyse olumlu kullanabildiği tek top yok! Kanat oyuncusunun rakibin üzerine top sürenini çok severim. Ama bir kerede at çalımını geç be kardeşim! O sol kanatta Bünyamin'i hiç geçemezken Nene sağda ateş gibiydi. Antalyaspor'un sol kanadını perişan etti. Sonunda da penaltıyı alıp skora da katkı verdi. Ben Fenerbahçe'nin ikinci yarı oynadığı futbolu beğendim. Tedesco takımı, ligi daha yeni yeni tanıyor. Bunu kafasında kovulma giyotiniyle yapmaya çalışıyor. Aslında bu zor bir durum! Ama Fenerbahçe'ye oynattığı baskılı futbolu beğendim. Sarı- lacivertliler aslında farkı attırabileceği pozisyonlara girdi. Asıl sorun ön alan oyuncularında. Çok basit bir matematiği var bunun. Santrforun yetersiz!
Talisca penaltıyı atmak için topun başına geçtiğinde Fenerbahçe tribünlerinden yuhalama be ıslık sesleri geldi. Büyük saçmalık! Adam kötü oynuyor olabilir, penaltı kaçırabilir. Fakat tam penaltıyı atacağı sırada yapılmaz! Dost musunuz düşman mı? İsmail Yüksek ve Nene Fenerbahçe adına en iyi oyunculardı. İkisi de büyük oynadı.