Güzel insanlar
Milli takımın İspanya karşısındaki futbolunu gördükten sonra, "inanılmaz tutkunun karşılığı budur" derim. Bundan sonra oynayacağımız 2 eleme maçının "ıstırap virajı" olmayacağına kesinlikle eminim.O yüzden bu takımın Dünya Kupası finallerine gitmesine, 23 yıllık tarihi yeniden yazmalarına ve Türk insanının dünyanın her yerine ulaşan tutkusuna;
"yüzölçümü olmayan sevda" derim.
Daha görkemli ifadeyi de finallere katıldıktan sonra söylerim!
Montella, bütün futbolcular ve takıma emek veren insanlar kadar bu başarıda Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nun, Mecnun Otyakmaz'ın ve federasyonda görevli insanların emekleri de yadsınamaz.
İbrahim Hacıosmanoğlu'nun maçtan önce "Biz İspanya'yı yeneceğiz" sözünün inanmışlıkla ve takımına güvenle ilgisi var. Çok kişinin "fantezi" sayıp inanmadığına inanmaktır sevda.
Başarının da anahtarıdır. Futbol Federasyonu'nun Montella'yı takımın başına getirmesinin ve İspanya karşısında ilk maçta alınan ağır yenilginin ardından teknik direktörüne sahip çıkmasının ödülüdür bunlar.
Hacıosmanoğlu, benim için Türk futbol tarihindeki en önemli başkanlık mührüdür. Çünkü ondaki yürek ve cesaret az bulunur. Bahis meselesinde hiçbir başkanın bu kadar yürekli davranmadığını gördükten sonra, Türk futbolundaki temizlik çalışmalarının olanca hızıyla ve adaletli biçimde süreceğine de hiç şüphem yok.
Mecnun Otyakmaz'ı Sivasspor Başkanı olduğu dönemlerden beri takip ediyorum. Benim için kayda geçen adam duruşu ve kalitesi hiç değişmedi.
Milli takımı ayakta tutan gerçeklerde payı kadar oturduğu koltuğun sorumluluğunu ve ruhunu hissetmesi bendeki cümlelerin karşılığıdır. Güzel insanların hakkını vermek de bizlerin görevidir.
Tarihin en kaliteli futbolcularına ve nereden geldiklerini unutmadan nereye gideceklerini bilen futbolcular topluluğuna sahibiz. İspanya karşısında sahanın en iyilerinden Merih Demiral'ın arkadaşlarını sahiplenme biçimine baktım da "işte dedim takım ruhu!" Merih Demiral geçen yıl bir turnuva sonrasında U16 takımına ve emeği geçen her çalışana 41 tane cep telefonu hediye etmesi, altyapıdaki çocukları ödüllendirmenin dışında, içindeki insani duyguların dışa vurumudur. Her şeyden önemlisi altyapıdaki çocukları işaret etmek ve sapına kadar da adamlıktır.
"Altyapıya değer vermeyen üstyapıya çuvalla para verir" cümlesinde, yabancı bolluğunu da işaret ederim, kolaya kaçanları ve menajer yönetici ilişkilerini de. Unutulmasın ki oynadığı her takımda üst düzey işlem gören Merih Demiral, Fenerbahçe altyapısında asgari ücrete layık görülmüştü de ondaki yetenek görülmek istenmemişti!
Samet Aybaba'nın Genç Milli Takımlar Teknik Koordinatörü olarak göreve gelmesinden sonra milli takımın altyapısında önemli değişiklikler oldu.
Bütün milli takımlar gruplarında üçer maçlarını da kazandılar. Altyapının simgesi olmak herkesin harcı değilse, Samet Aybaba'nın kısa zamanda yaptıklarının karşılığı da kocaman alkışlardır.
Her zaman umutsuz olacak ve eleştirecek değiliz ya! Kulüplerimizin Avrupa kupalarındaki umut dolu yolculuğunu da hesaba katarken "futbolda iyi şeyler de oluyor" diyebiliriz.
Süper Lig'de yıllardır hır çıkarmaya bağışıklık kazananlar biraz da vicdani duruşlarını sürsün piyasaya. Bu sezon da sportmenlik yelpazesi moda olsun.
Çünkü her zaman umut vardır. Alın teri hem çim sahalarda iz bırakır hem formaların üzerinde. Üstelik yol gösterir;
"taşı sıkıp suyunu çıkarın" ve "birbirinizin emeklerine saygı duyun" diye!
