Sipeyşıl fiyasko
Bir gün önce "Benfica şöyle iyi, böyle fena" diye konuşan Mourinho'nun ruh halini yansıtan Fenerbahçe vardı sahada. Rakibin üstünlüğünü kabul edip, "aman gol yemeyelim" tedirginliği ile iki pası üst üste zor yapıyorlardı. Böyle maçların hikayesinde "kahramanlar" vardır. Bunu ya takım kendi içinden çıkartır ya da teknik adam kurduğu özel planla. Bu belirsiz kişiyi biz önde ve orta sahadan beklerken, Livakovic'di aslında Fenerbahçe'yi oyunda tutan. İki özel kurtarışla maçın kopmasını engelledi. Mourinho oyunculaından şikayet etmesine rağmen, Benfica'nın hocası Lage'nin "oyun gücü" gibi bir silahı vardı. Önde baskıyı da doğru yapıyor, geriye de doğru koşuyorlardı. Top hangi Benficalı oyuncunun ayağına gelse plan belliydi. "Transferler gelsin, bizi kurtarsın" diyen Fenerbahçe'nin hocasına nazire yaparcasına dokunuşlarını sergiledi.
Kerem attı golü. Birçok arkadaşım "isyan" mesajı attı. Başka takımlara karşı oynayan, başkaları gibi olmasını beklediler Kerem'in. Halbuki gerçek F.Bahçeli gibi ekmeğini yediği kulübe hakkını verdi. Golüne sevinmeyerek de aidiyetini de gösterdi. Helal olsun. Eğer bu yaşananlardan sonra hala takımın başında Mourinho kalmaya devam ederse, ben Ali Koç olsam, "Lage senin arkadaşın, antrenman setlerini al, dillerini öğren ve bizim takıma uygula" derim. Yoksa, "Git, Settubal'de kendi adını taşıyan caddeden bir ev tut, kazandığın kupaları mahallenin kahvesine gelenlere anlat" diye de eklerdim. Böylesine bir potansiyel tek yaptığı konuşmak ve şikayet etmek olan "sipeyşıl" bir adama emanet edilir mi? Şampiyonlar Ligi'ne katılamamayı değil, savaştan kaçan bir general ile yola devam edilir mi; bunu tartışmalı Fenerbahçeliler.