R: "Uluslararası bir uçuşta gazetecinin boğazına sarılmışsın?"
A: "Bak. Bana ocak ayında yeni bir kulüp lazım. Menajer misin yoksa hakim mi?"
R: "Her ikisi de." diyerek cevap verdi Raiola, bir ölüm sessizliği oldu. Mutfağa yürüdü ve aile boy Doritos'unu açma sesi duyuldu. "Durum şöyle, kulüpler bu günlerde 'aile' türü şeyler satmak istiyorlar. Bu sadece üyeleri için değil. İki çocuğuna Barcelona veya Real Madrid forması alacak ve iki kulüp arasında bir seçim yapacak Mumbai'deki anne ile ilgili. Çin devlet TV'sinin hangi takımın maçını yayınlayacak olmasıyla ilgili. Sen öfkeli bir adamsın. Öfke iyidir, bazen. Tüm büyük oyuncuların içlerinde öfke vardır. Ancak, bu öfkeyi doğru şekilde kullanman gerekiyor. Sana bir soru sormak istiyorum. Futbolu seviyor musun?"
A: "Dalga mı geçiyorsun? Elbette."
R: "Bunu sordum çünkü herkes sormaz. Herkes futbolu sevdiğini söyler ama aslında sevdikleri şeyler şöhret, parıltılı hayat, paradır. Futbolcu olduktan sonra elde ettikleri şeylerdir. Zlatan'ın futbolu ne kadar çok sevdiği hakkında hiçbir fikrin yoktur. Bu yüzden 38'inde bile bu işi yapmak için çırpınıyor."
A: "Ben de öyleyim." diyerek söze girdi Arda Turan. "Son 5 yılda oynama fırsatı bulamadım. Hala oynayabilirim. Hala oyunu eskisi gibi okuyabiliyorum. Eğer fit olursam ve bir şans bulabilirsem herkese bunu göstereceğim."
R: "İşte problem bu." dedi Raiola, "Simeone, kafasındaki rol için yanlış biri olduğuu düşündüğünde onlara gösterdin. Barcelona'da Messi ve Neymar kadar iyi olabileceğini göstermek istedin. Ondan sonra Türkiye'ye giderek onlara doğru kişi olmadığını da gösterdin. Şimdi herkese bitmediğini göstermek istiyorsun. Futbol, senin için kişisel bir intikam."
Telefon hattında bir süre sessizlik oldu.
R: "Bu oyun seni test eder." diyerek devam etti Raiola, "Seni alt etmek ister. Atletico'dan Barcelona'ya gidip 6 ay boyunca saçmasapan bir kural yüzünden kenarda oturmanın ne kadar sinir bozucu olabileceğini düşünmüyor muyum sanıyorsun? Herkes futbolcuların büyük yıldızlar olduğunu söyler ama gerçekte siz genç adamlarsınız. Siz harcanıp atılabilirsiniz. Barcelona, 10 yıl sonra yine Barcelona olacak. Ancak sen sadece Arda Turan'sın, bir dönemler iyi biri. Bu yüzden sana futbolu ne kadar sevdiğini sordum. Çünkü, tekrar zirveye çıkmak istiyorsan bu oyunu çok daha fazla sevmelisin."
Bu sözlerin ardından uzun bir sessizlik oldu, sanki son sözler söylenmişti. Biraz daha konuştular, birbirlerine bazı anekdotlar aktardılar, karşılıklı güven verdiler. Sonunda uzun bir süre geçti, Raiola'nın telefonu çaldı, özür diledi, "Everton arıyor, açmak zorundayım." dedi ve telefonu kapattı."