Kaybeden hoca sorumluluğu alır!
MURAT ÖZBOSTAN: Okan Buruk ve Jose Mourinho ruhsal, fiziksel ve mental olarak derbiye hazır mı?
LEVENT TÜZEMEN: Rize galibiyeti sonrası Okan Buruk, çok rahatladı. Eğer G.Saray, Rize'de puan kaybetseydi sadece takım değil Okan Buruk da psikolojik bir baskı altına girerdi. Ayrıca Okan Buruk'un G.Saray dışında başka kulüplerde de çalışırken F.Bahçe'ye karşı elde ettiği başarılar var. Okan Hoca, G.Saray'da dümene geçtiğinden beri F.Bahçe'ye bir kez RAMS Park'ta kaybetti. Ev sahibi olmanın avantajıyla Buruk'un derbiye daha hazır olacağını düşünüyorum. Mourinho, geçmişi parlak ve yine geçmişe baktığımız zaman büyük bir teknik direktör. Kazandığı başarılar, kaldırdığı kupalar ne kadar gövdeli bir hoca olduğunu gösteriyor. Mourinho, 9 Nisan 2013 tarihinde G.Saray'ın başında Fatih Terim varken Real Madrid'in başındaki hoca olarak RAMS Park'a gelmiş, Eboue, Sneijder ve Drogba'nın attığı gollerle Cimbom, Mourinho'nun Real Madrid'ini 3-2 yenmişti. Yaklaşık 12 sene sonra yine RAMS Park'a adım atacak. Yaşayacağı psikolojiyi kendi belirleyecek.
GÜRCAN BİLGİÇ: "Sadece bir maç" diyerek baskıyı karşı tarafa verdi Mourinho. Son maçlarda Galatasaray iyi oynamıyor. Alkmaar yenilgisi, Avrupa'da zayıf takımlara karşı bile kazanamaması, Okan Hoca'yı tartışılır hale getirdi. Derbide yenilmek iki şampiyonluk barındıran güzel bir masalı bitirir. Çünkü bu maçı kaybeden teknik adam sorumluluk almak zorunda. İlk sezonu olduğu için Mourinho'nun tolerans alanı var.
BÜLENT TİMURLENK: Mourinho üçlü defansa geçtikten sonra takımı kendi ifadesiyle istediği futbolu oynamaya başladı. Daha zor gol yiyen, çok formda En-Nesyri sayesinde rahat gol bulan ve taraftarına oyun kalitesi olmasa da tabelada güven veren bir takım haline geldi. G.Saray'ı Rize'de kurtaran Osimhen'di ancak üçlü defans oynayan takım, bu kadroyla bu maçı kazanmış olsaydı derbi öncesi çok yanıltıcı olurdu. Dolayısıyla maçın ikinci yarısında fabrika ayarlarına dönen Okan Buruk'un, Lemina'nın neler yaptığını gördüğü 30 dakikanın ardından G.Saray'ın evindeki derbide sahaya 4-2-3-1 ile çıkacağı aşikâr. İki cephede de taraftar galibiyetten başka bir şey düşünmüyor olabilir ama Mourinho'nun kariyerine baktığınızda bu derbi öncesinde beraberliğe imza atabileceğini söyleyebilirim. RAMS Park'ta topuyla tüfeğiyle şuursuzca saldıran bir F.Bahçe görmeyeceğiz. G.Saray da geçen yıl evinde kaybettiği derbinin ardından bu kez bambaşka bir konsantrasyonla ancak 'Mutlaka kazanalım, farkı 9 puana çıkartıp işi bitirelim' fikri, Buruk cephesinde çok da makul karşılanmaz. Buruk çok daha itidalli ve puan farkını korumanın da ikili averajı getireceği ortamda onun da maç sonu olası bir beraberlikte dizlerini döveceğini sanmam.
BURUK RİSK YÜKÜNÜ MOURİNHO'YA ATACAK
MURAT ÖZBOSTAN: Önümüzde F.Bahçe ve G.Saray'ın Avrupa maçları var ama herkes derbiyi konuşuyor. Avrupa'daki sonuçlar derbiyi etkiler mi?
LEVENT TÜZEMEN: G.Saray'ın fiziksel gücü ve temposu sezon başındaki güçlü oyunundan uzakta. AZ Alkmaar'a karşı G.Saray'ın yüksek tempoda oynamaması gerekiyor. Çünkü Avrupa Ligi fikstürüne baktığımız zaman G.Saray, mucizeyi başarıp AZ'yı geçse bile önündeki maç takvimi zor. Bu saatten sonra G.Saray'ın öncelikli hedefi, derbiyi kazanmak ya da kaybetmemek olmalı. F.Bahçe, Anderlecht deplasmanına turu atlamış olarak gidiyor. Belki Mourinho'nun öğrencileri, henüz takım oyununu oturtmamış olsalar dahi çok derin ve güçlü bir kadroya sahipler. Derbide riski alacak takım G.Saray olmayacaktır. Bu riski Mourinho alır mı, bilmiyorum. 6 puanlık fark, derbide G.Saray'a F.Bahçe karşısında psikolojik üstünlük getiriyor. G.Saray taraftarlarını uyarıyorum; maça alkollü gelmeyin, Mert Hakan'ın olası provokasyonlarına karşılık vermeyin ve takımı desteklemeye odaklanın.
GÜRCAN BİLGİÇ: İki takım için de ilk kural; yenilme… Pazartesi maç bittiğinde oynanacak daha 13 maç kalacak. Puan farkının sabit kalması, kalan maçlarda her ikisi için de iddianın devam etmesi, hedefin korunması demek. Eğer turu geçemezse Galatasaray için tek hedef kalacak ki bu da baskıyı artıracak. Daha tedirgin ve kırılgan olacaklardır. Kadıköy'de 'savunarak' kazandılar. Okan Hoca risk alma yükünü karşıya vermek isteyebilir. Mourinho'nun 28 kupası var. Yani; final oynamasını biliyor. Taktik tercihlerini eleştirebiliriz ama bu maça özel hazırlanacaktır. Maraton koşucusu olduğu için o da maçı kendi anlarına, formda oyuncularının performanslarına bırakacak. Kısacası; maç Mourinho'nundur.
BÜLENT TİMURLENK: F.Bahçe tur kapısını araladı. Muhtemelen Belçika'da 3-4 rotasyonlu bir kadro ile sahaya çıkacak. G.Saray ise büyük ihtimalle turnuvaya veda edecek. Bu maçlardan çıkacak sonuç derbiyi etkilemez ancak olası sakatlıklar planları bozabilir.
EN-NESYRİ HUZURU BULUNCA COŞTU
MURAT ÖZBOSTAN: En-Nesyri, satışı gündemdeyken coştu. Mükemmel gollere imza atıyor. Bu patlamayı neye bağlıyorsunuz?
LEVENT TÜZEMEN: En-Nesyri, F.Bahçe'de attığı gollerle vitrine çıktı, tıpkı Osimhen gibi F.Bahçe'yi taşıyan golcü haline geldi. En-Nesyri'nin başarısının temelinde F.Bahçe yönetiminin golcü yıldızı Arabistan'a satmamasının etkisi büyük. Gidecek mi kalacak mı ikileminden kurtulan, kafaca rahatlayan, Mourinho'dan da gereken desteği alan En-Nesyri, bir yıldız gibi parlıyor ve jeneriklik gollerle alkışı hak ediyor. En-Nesyri, huzuru bulmanın keyfini yaşıyor, taraftarına da bu keyfi sunuyor.
GÜRCAN BİLGİÇ: Özellikle gol beklenen oyuncuların kötü zamanlarında teknik heyetten destek alması önemli. Çünkü herkes eleştirirken birilerinin sahip çıkması lazım. Mourinho, oyuncusunu ayakta tuttu ve Dzeko da arkasındaki yardımcı oldu. En-Nesyri bu yaklaşıma cevap verdi. Gerçekte önemli olan bu. Takımın bir parçası oldu ve çalıştı. Gol attı, güveni geri geldi, sonra da arkası geldi. Düşünün, Kostic transferi bile En-Nesyri'ye orta yapması, onu pozisyona sokması için yapıldı. Elbette Amrabat'ın transferi, kendi dilini konuşan bir takım arkadaşı olması, İstanbul'daki yalnızlık sürecinin bitmesi de önemliydi.
BÜLENT TİMURLENK: La Liga'yı takip edenler iyi bilir ki En-Nesyri'nin geçen sezon tüm resmi maçlarda 20 gol attığı takım Sevilla, son yılların en zayıf kadrosuna sahipti. F.Bahçe'nin elinde çok daha iyi bir kadro var. Üstelik de Dzeko ile birlikte oynama avantajına sahip ve takım arkadaşları onu G.Saray'daki Osimhen'den farklı olarak çok daha kaliteli ortalarla besliyorlar. Kafa vuruşlarındaki mahareti zaten biliniyordu. Yerden son vuruşlarda elbette problemli görünebilir ama F.Bahçe'deki tüm transfer sirkülasyonunda 6 ay önce aldığı santrforu elden çıkarma fikri zaten mantıklı değildi. Ülkeye ve takıma adaptasyon zaman gerektirir ve En-Nesyri derbide F.Bahçe'nin gol umudu tanımının altını ziyadesiyle dolduruyor bugünlerde.
EĞER PARAN VARSA OSİMHEN'İ KAÇIRMA
MURAT ÖZBOSTAN: Osimhen, G.Saray'ı adeta tek başına taşıyor. Galatasaray, bütün imkânlarını seferber edip 75 milyon Euro ödeyerek bu oyuncunun bonservisini almalı mı?
LEVENT TÜZEMEN: İcardi, Galatasaray'a ne zaman dönecek belli değil. Yönetim, imkânlarını zorlayarak Osimhen'i almanın planlarını yapmalı. 75 milyon Euro'luk Osimhen, kiralık olmasına rağmen 40 yıllık G.Saraylı gibi oynuyor. Böyle güçlü bir aidiyet sergileyen Osimhen'i transfer etmek doğru bir hamle olur.
GÜRCAN BİLGİÇ: Paran varsa, alacaksın. Böyle ekstra bir santrfor her takıma lazım. Galatasaray bir santrfor takımı ve nasıl İcardi iki sezona damga vurduysa, şimdi Osimhen bu görevi üstlendi. Galatasaray yönetimi de bunun farkında. Önümüzdeki sezon yapılanmasında Muslera- Mertens gibi önemli oyuncuların da ayrılması gündemde. Osimhen transferi dengesiz geçecek bir süreçte normalleşmeyi sağlar.
BÜLENT TİMURLENK: İş sadece Osimhen'in bonservisini almakla bitmiyor. Oyuncunun Avrupa piyasasında isteyeceği yıllık ücret 15 milyon Euro. 5 yıllık bir kontratın maliyeti 150 milyon Euro. Transfer rekoru 20 milyon Euro olan bir kulüp, o rekoru 75 milyon Euro olarak geliştiremez. Bunu da yapabilmesi için mevcut kadrosundan Yunus, Barış gibi isimleri minimum 30 milyon Euro'dan satması gerekir, bunun da pratiği yok. Osimhen, gelecek sezon büyük ihtimalle bir Premier Lig ekibinde kuvvetle muhtemeldir M.United'da forma giyer.
YABANCI HAKEM TÜKENİŞTİR!
MURAT ÖZBOSTAN: Yabancı hakem tartışması devam ediyor. TFF yabancı olmasını istiyor. Son gelişmeler hakkında yorumunuz nedir?
UEFA'nın 6. büyük ekonomisine sahip olmakla, futbola yapılan yatırımlarla yenilenen ve çoğalan modern stadyumlarımızla haklı olarak övünüyoruz. Ancak arka bahçede yaşanan çirkinlikler, yetersizlikler ve başarısızlıkların üstünü örtmek için en kolay yöntem vur abalıya, hakemler... Yer bulma sevdası, gücü ele geçirme, kullanma hırsı, "Temizlik, düzeltiyoruz, kurtarıyoruz" algıları ile hakemlikte sona geldik. Yabancı hakem kurtuluş değil tükeniştir. Sadece bir derbi değil aşağıda oynanan binlerce maçı düşünmeliyiz.
Süper Lig hakemlerinin maç paralarını yükselterek 'Hakemliğin geleceğine yatırım yapıyoruz' diyemezsiniz. Çatıyı şıngıl döşesen ne olacak, temel su alıyor. Yabancı hakem gelirse ülke futbolumuzun sorunları bitecek mi? GiveMeSport'un araştırmasında Halil Umut Meler, dünyanın en iyi 15 hakemi arasında 7. sırada ama biz onu sahada yumrukladık! Geçtiğimiz yıllarda Portekiz ile İspanya arasında 3-5 maçlık hakem değişimi oldu. Sonra vazgeçtiler. Yabancı hakem kullananlar Suudi Arabistan, Katar ve Yunanistan, şimdi de bizim gündemimizde... Bu tablodan hiç mi mesaj alamıyoruz? Sizi bilmem ama benim içim acıyor. Türk hakemlerinin de bu durumda şapkalarını önüne koyup düşünmeleri gerekir. 'Düzelteceğiz' diye el atıp bu duruma getirenlerin hiç mi suçu yok? Bu maçları bugüne kadar yönettikleri gibi bugün de yönetecek Türk hakemi var. Yeter ki futbol evrensel hukuk çizgilerinden sapmadan yönetilsin. Hakemlerin arkasında sağlam duracak yönetici olsun. İç işlerine karışılmasın. Bu kararı verecek en önemli kurum TFF'dir. Alacağı karar ile tarihe damga vuracaktır. Bu maçı, eşitlik ilkesinden yürürsek, yerli hakem ama 'Ben yaptım oldu' dersek yabancı hakem yönetir.
HALİL UMUT MELER MORAL BULDU!
MURAT ÖZBOSTAN: Bu hafta hakemlerimiz başarılı maçlar yönetti. Sizin görüşünüz nedir?
Derbi öncesi haftalar genellikle sakin geçer. Hele ki demeçlerin azlığı ve yumuşaklığı, oyuncuların derbide oynamak için kart görmeme çabaları maçlara etki edince hakemler de rahatlar.
Beşiktaş- Trabzonspor maçında oyuncular futbol odaklı olunca Cihan Aydın zor maçtan başarı ile çıktı. Uzun bir aradan sonra Fenerbahçe maçına çıkan Ali Şansalan ve Galatasaray maçına çıkan Zorbay Küçük, oyuncular hakemle uğraşmayınca bu manidar atamalardan majör hata yapmadan çıktı. Brugge-Atalanta maçında eleştiri alan Halil Umut Meler, Başakşehir maçında iyi yönetimiyle moral buldu. Adnan Deniz Kayatepe, ilk Süper Lig maçını yönetti. Başarılı bir haftaydı.