Galatasaray’ın forması şampiyonluk yarışında
05 Aralık 2016, Pazartesi

RIDVAN DİLMEN

Galatasaray’ın forması şampiyonluk yarışında

Süper Lig'in 13 haftası geride kaldı. Hiç maçları izlemeyen biri puan durumunu alsa, bir de Rıdvan Dilmen adlı yazarın 3 hafta önceki yazısını açıp okusa, "Bu adam ne anlatmış böyle" der. "Riekerink'in yeterliliği yok" diyorum. Bir bakıyorum, yeterliliği üst düzey Şenol Güneş'e karşı ikinci devredeki derbide, hem de TT Arena'da kazanırsa ikili averajla geçebilecek konumda. Yalnızca 3 puan fark var.
Kazanan hep haklıdır. Son iki haftada Galatasaray, 15 puanlık maçlar oynadı. Başakşehir-Beşiktaş, Fenerbahçe-Beşiktaş beraberlikleri mesafe kapattı. Galatasaray kalan maçlarda minimum 7'yle kapatıp zirve yarışında olur, birkaç takviye yapma şansları da olur. Bugün öyle bir fırsat var ki bayıltır rakibini diyorsun. Hedef ne, 3 puan? Aldı mı, aldı. Fenerbahçe'yi geçti. Sonuç bu...
Oynanan oyuna bakarsak ise artı ve eksilerine bakarak konuşmak lazım... Müthiş bir artısı var, bir o kadar da yarın bir gün ortaya çıkabilecek zafiyetleri var. Temassız oynuyorlar. Ben forvet oyuncusuydum, bu Galatasaray'a karşı oynamayı çok isterdim. Her rakip oyuncu ile en az 1 metre mesafesi var Galatasaraylı oyuncuların... Alır dönersin. Pas yapıyor deniyor. Pas bir silahtır ama öndeki ve arkadaki oyuncular ayrıldığı zaman git-gelli olur. Kasımpaşa lehine de olabilirdi.
Artılarından başlayalım: Galatasaray aynı sistemde oynuyor. Omurgada Serdar, De Jong, Podolski'nin gelişi hareketliliği artırdı. Geçen haftaki Bursaspor maçı da böyleydi, ikinci golde Carole'ün birinci sınıf orta saha oyuncusunun bile zorlanacağı incelikte bir pas çıkarması önemliydi. Bireysel yetenekleri yüksek... Podolski oyunun içinde görmeseniz de şutör bir oyuncu. Galatasaray ikinci bölgede pas yapıyor, güzel ama ön taraftaki oyuncularla kopuk. Önde baskılı olduğu zaman baskı yapıyorlar, golü buluyorlar. Maçın başında da böyleydi ama mesafe bir açılıyor, orta alan neredeyse bomboş.
Selçuk ve De Jong'la birlikte 7 oyuncu geride, Bruma-Sneijder-Yasin-Podolski dörtlüsü önde... Aradaki boşluk öyle ki Adem alıyor topu, dönüyor. Bir bakıyor, "Aa bir sürü seçenek var" diyor. Türkiye'nin en çok pas yapan takımı ama az pozisyona giriyor. Rakibi de oynatıyor. Bu nasıl olacak? Top sende kalırken üretemiyorsun, kolay da pozisyon veriyorsun. Temassız oynatıyorsun çünkü, çok rahat rakipler. Örneğin Bursaspor karşısında iki farklı geriye düşebilirlerdi.

*******************************

Biri çatala biri kargalara!

İki tane derbi yaşadık, Fenerbahçe-Galatasaray ve Fenerbahçe- Beşiktaş... Volkan iki maçta da yere düşmedi neredeyse. Fakat Fenerbahçe'nin oyunu aynıydı. Galatasaray maçında Van Persie vurdu, çatala girdi. Beşiktaş maçında vurdu, kargalara gitti. Futbolda sadece atılan yenilen gollere bakmak yanıltır. "Fenerbahçe, 28 gol attı" diyoruz ama derbileri içeride oynamış, 3 maçta da 15 gola tmış: Kasımpaşa, Karabük, Çaykur Rize. Sadece rakamlarla değerlendirmek yanıltır. İnanılmaz derecede rahat rakip oyuncular... Van Persie'nin golünü hatırlayalım. 7-8 tane Galatasaraylı oyuncu var ama ceza sahasındaki Van Persie'ye en yakın adam 8 metre... Şuradaki problemi halledemiyorlar ama buna rağmen ligin zirvesine yakın olmaları tamamen bireysel performanslarla ilgili. Yetenekli oyuncuların yapabileceği golleri atıyorlar. 2'ye 1 var mı, var. Bruma savunma arkasına koşar, çabuktur. Podolski vurur ama kopukluk öyle bir boyutta ki oyunun genelinde Kasımpaşa hep ortak...

BİZE ULAŞIN