Yine "genetikler" devredeydi. Basit pas hatalarının peşine, pozisyon alma yanlışları da eklendi. Her şeyin kendi kendine olacağını sanan ve konsantrasyondan kopanlar bitmeyen derslerden birini daha alıyorlardı. Valbuena yorulana kadar hücumun sorumluluğunu üstlendi. Hep kendini gösterdi, hep topu istedi. Önemli pasların ve asistlerin de altında ismi vardı. Ama takımın olması gereken yerde, bir kişinin ne yapacağına bakmak, sonrasında rakibe tedbir alma kolaylığını da getiriyor. İlginç bir ironi var ortada.
İlk yarı bittiğindeki koşu mesafeleriyle, Zajc özelinde ciğer patlatan bir çabanın olduğu da gerçek. Yine de Tolgay'ı maçın değerlisi olarak görmek yanlış olmayacaktır. Net bir penaltı aldı ama hakemler "gri" dediler. Serdar Aziz'in yüzüne gelen darbe bu kadar netken, VAR hakemleri devreye girdiler. Havada bir "terslik" kokusu var.
Ömer Üründül: Penaltı tam bir hayal ürünüydü! / Sabah
Çok kritik maçta Fenerbahçe çok erken bir skor dezavantajına düştü. Bu golün şoku kısa sürede atlatıldı. Aynı Beşiktaş derbisinin ikinci yarısı gibi yüksek tempoyla oyun domine edilmeye ve rakip baskı altına alınmaya başladı. Devre sonuna kadar da devam etti. Ofansif girişimlerde Valbuena takımın odak noktasını teşkil ederken, orta saha ve iki bek Isla ile Hasan Ali'den de etkili katkılar geliyordu.