Buradan bırakmak G.Saray’ın genlerinde yok
MURAT ÖZBOSTAN: Her hafta ligde psikolojik dengeler değişiyor. F.Bahçe, Samsun'a puan kaptırdı. Fark 9. G.Saray bir hafta bay geçecek. Sarı-kırmızılılar artık şampiyonluk kupasını tuttu mu?
LEVENT TÜZEMEN: G.Saray, şampiyonluk kupasını tutmadı. Okan Buruk ve öğrencileri için 'Şampi…' demek rehavet peşinde koşanların bir oyunudur. Alanya ve Antalya galibiyetleri, G.Saray'da öz güveni tekrar geri getirdi. Kemerburgaz'daki muhteşem tesislere taşınmak, stada yakın olmak futbolcuları ve teknik heyeti mutlu etti. G.Saray Başkanı Dursun Özbek, ofisini Kemerburgaz'a taşıyarak ve yönetim toplantılarını yeni tesislere alarak doğru bir hamle yaptı. G.Saray, iki maç üst üste kazandıktan sonra sadece moral bulmadı, yeniden aile ortamını yakaladı. Eğer G.Saray, Beşiktaş ve Samsun maçlarından 4 ya da 6 puan çıkartırsa şampiyonluk kupasını tutar.
AHMET ÇAKAR: F.Bahçe'nin Samsun'a puan kaybı beklenmedik bir sonuç oldu. Perşembe gecesi Glasgow'da 120 dakika oynayıp turu kaybetmek bahanesine sığınılabilir ama turu kazanan Rangers da önceki gün ezeli rakibi Celtic'i yenmeyi başardı. Mourinho kibrinden, G.Saray'a laf yetiştirmekten başka hiçbir şey yapmıyor. Kazandığı bir zafer yok. Sezon başı, 'Kaldırıyor, indiriyor' dedikleri Maximin'i kaybetti. Neredeyse kavga aşamasına geldiler. Talisca fos çıktı ve önceki gün de çok ciddi kadro tercihi hataları yaptı. Rangers maçının yıldızı Szymanski ile başlamadı. İç sahada baskılı oynayacağı, çok fazla hava ve duran topun yaşanacağı Samsun maçına 20 milyon Euro'luk En-Nesyri ile başlamadı. Şimdi puan farkı 6 diyebiliriz. G,Saray'ın iki mağlubiyet ya da üç beraberlik hakkı var. Bu arada tabii F.Bahçe puan kaybetmez ise. Hem psikolojik üstünlük G.Saray'da hem de puan farkı ciddi bir şekilde G.Saray lehine. Ayrıca G.Saray'ın tarihine ve genetiğine baktığımızda böyle ciddi bir avantajı yakaladıktan sonra pek bırakacak bir takıma benzemiyor.
ALİ GÜLTİKEN: İki sezondur şampiyonluk yarışının en temel noktası, ikili bir yarış gibi görünse de geriden gelen F.Bahçe'nin hiçbir zaman G.Saray'ı gerçek bir baskı altına alamaması. Bu da puan farkının yakınlaşmasıyla oluşuyor. Bunun emarelerini birkaç hafta önce görmüştük. F.Bahçe, yakaladığı psikolojik üstünlükle G.Saray'da oyuncuları ve teknik heyeti baskı altına alabilmişti. Fakat bu haftaki Samsun maçından sonra dengeler yine ciddi şekilde G.Saray'ın lehine döndü. Matematiksel olarak tabii ki yarış devam ediyor. G.Saray'ın da zorlu maçları var. Ama işin özü, geriden gelen takımların puan kaybetmeden yoluna devam edebilmesi gerekiyor. Her puan kaybı daha büyük yıkımları getiriyor.
GÜRCAN BİLGİÇ: Kasımpaşa beraberliğinden sonra Fenerbahçe favori olmuştu, şimdi aynı cümleler Galatasaray için kuruluyor. İki takımın da sert maçları var. "Garanti kazanırlar" diyemediğimize göre, fal bakmaya devam ederiz. Elbette Galatasaray'ın avantajı var. Sadece bu bölümü yönetmeleri lazım ki geçen sezonlarda bunu başardılar. O zamanlar hakemlerin kritik kararları da lehlerine olmuştu. Bu kez yardım alamadan gitmek zorundalar.
TÜRKİYE'YE SADECE CV'Sİ GELMİŞ!
MURAT ÖZBOSTAN: Fenerbahçe'de yine hüzün ve eleştiriler var. Ali Koç da Mourinho da hedefte..Şampiyonluk kaçarsa ne olur?
LEVENT TÜZEMEN: F.Bahçe'de başarısızlık öncelikle Mourinho'yu götürür. Başkan Ali Koç'a fazla eleştiri yapmam. Çünkü Ali Bey, Mourinho'yu dünyanın en önemli teknik direktörü olarak göreve getirdi ve kendisine sınırsız olanaklar tanıdı. En-Nesyri, Tadic, Maximin, Oğuz, Skriniar, Carlos, Ambarat gibi çok kaliteli oyuncuları transfer etti. Ancak Mourinho, bu kadar kaliteli kadroyu yeterince doğru kullanamadı. Yerli oyunculara sırtını döndü ve rekabeti oluşturamadı. Portekizli, algılarla medyaya yüklendi, Okan Buruk'a kafayı taktı, her fırsatta G.Saray'ı suçladı. Bence Mourinho'nun sadece CV'si gelmiş, zihinsel olarak, insan ilişkileri olarak tükenmiş.
AHMET ÇAKAR: Şampiyonluk kaçarsa ki bu şu anda yüzde 80'ler civarında, bütün oklar önce Mourinho'ya döner. Avrupa'dan uzaklaştılar, ligin tepesindeki ilk beş takımı yenemediler, evinde G.Saray'a yenildiler. F.Bahçe taraftarı da haklı olarak şunu sorguluyor; Mourinho'nun bu takıma katkısı ne? Hiçbir şey! Yönetim haklı olarak şunu diyecek, "Dünyanın en iyi hocasını getirdik. Ne istediyse aldık. Biz görevimizi yaptık." Aslında haklıdırlar da. Ama dolaylı olarak taraftar Mourinho'dan sonra Ali Koç ve Acun Ilıcalı'ya dönecektir.
ALİ GÜLTİKEN: Sürekli şampiyonluk yarışının içinde olup hedefe erişememek camiaları çok yoran bir şeydir. Ali Koç ve yönetimi, bu sezon transfer açısından baktığımızda çok önemli isimleri kulübe kazandırdı. Mourinho'nun da özellikle aralık ayından itibaren takımda oturttuğu bir sistem var. Bu da puan olarak karşılık buldu. Bütün bunları tartışırken G.Saray'ın iki sezondur şampiyon olan, kadro devamlılığı olan, teknik heyet ve yönetim devamlılığı olan güçlü bir ekibi olduğunu görmek gerekiyor. Şampiyonluk yarışına bu şekilde başlayan bir takımla her sene yeni bir teknik adam ve yeni birçok oyuncuyla bir şeyi inşa ederek hemen sonuç alabilmek kolay değil. Bunun yansımalarını da yönetim ve teknik adam olarak kabul etmek gerekir. Bu bağlamda istikrardan bahsediyoruz. Eğer bir istikrar sürecinin içinde olmak isteniyorsa hem teknik adam hem yönetim devamlılığı doğru adres olarak görünüyor. Ama tabii ki camiaların kongre yapıları da bu konuda karar vericidir, onlara da saygı duymak gerekiyor.
GÜRCAN BİLGİÇ: Rangers maçı takımı çok yıpratmış... Samsun karşısında bunu gördük. Fenerbahçe taraftarı iniş-çıkışlı ruh haliyle yaşıyor üç sezondur. Kazanıyorlar herkes "o sezon, bu sezon" diyor. Bir puan kaybında ise "Bunlar gitsin"… Şampiyonluk yine Kadıköy'den geçecek. 2 Nisan'daki kupa maçı kırılma noktası olur. Buradan galip çıkan, ligi de kazanır. Çünkü Galatasaray, Beşiktaş deplasmanından sonra gelecek bu maça. İki takım için de kırılganlık düzeyi yüksek. Bekleyelim, görelim.
RAKİP 9 KİŞİ KALDIYSA HOCALIK BİR ŞEY OLMAZ
ÖZBOSTAN: Beşiktaş'ta yine işler karıştı. İki maçta 6 puan gitti. Suç futbolculara atılıyor oysa takımı ve tercihleri hoca yapıyor. Siz ne diyorsunuz?
TÜZEMEN: Solskjaer ile Beşiktaş başlangıçta iyi bir birliktelik yakaladı. Gaziantep'e belki kaybettiler ama ciddi hakem hataları ile karşı karşıya kaldılar. 9 kişilik Konyaspor'a karşı kaybetmek ve skoru geri çevirememek, Solskjaer'e yazar. Beşiktaş, bu sezonu mehter takımı gibi geçirecek. Hedef, Türkiye Kupası olacak.
ÇAKAR: Bu sene Beşiktaş için bitti. Asıl problem önümüzdeki sezon. Norveçli hoca kalacak mı? Yeni takım nasıl kurulacak? Ekonomik şartlar buna izin verecek mi? Hepsi koskoca bir soru işareti.
GÜLTİKEN: Başarı da başarısızlık da bir bütündür. Bütün paydaşların bunda etkisi var. Solskjaer oyuncuları tanımaya, inanmaya ve inandırmaya çalışıyor. İnandırmaya çalışması konusunda bence bir sıkıntı yok ama oyuncuları tanıması ve inandırması konusunda problem yaşıyor. Özellikle Gaziantep maçında ortaya çıkan durumu daha sağlıklı değerlendirmeliydi. Konya maçına eksikleri görmesine rağmen aynı kadroyla çıktı ve değişiklikler konusunda da çok isabetli kararlar oluşmadı. Büyük takımlar şampiyonluk hedefinden koptuğu anda onları %100 sahaya getirebilmek kolay olmuyor. Özellikle bir de bu kadar yabancı ile sahaya çıkıyorsanız süreci sahiplenecek oyuncu da görünmüyor.
BİLGİÇ: Eğer rakip 9 kişi kalmışsa artık hocalık bir şey olmaz. Takım gerekeni yapacak! Oyuncu grubu bir paniğin içine girmişse hocaya ne diyeceğiz? Zaten takımı o yapmamış, onarmaya çalışmış, bir oyun oluşturmuş. Rafa Silva'nın dört maçlık form durumu ile çıkışlarını yaptılar ve kazandılar. Diğer oyuncuların da onun arkasından gelmesi lazımdı.
ARTIK MACUN TÜPTEN ÇIKTI
MURAT ÖZBOSTAN: Önümüzde yoğun bir maç temposu ve derbiler var. Yabancı hakem tartışması bitmiyor. Derbiler için yabancı gelmeli mi?
TÜZEMEN: TFF, Vincic'i getirerek yabancı hakem konusunda kapıları ardına kadar açtı. Derbilerde TFF artık geri adım atmamalı, yabancı hakemleri getirmeli. Sadece Vincic ile yabancı hakem uygulaması sınırlı kalırsa o zaman TFF, tarafsızlığını yitirdiğini ilan etmiş olur.
ÇAKAR: Yabancı hakem dediler, F.Bahçe'nin Glasgow'da elenmesinin temel nedeni, bir yabancı hakem. Norveçli Eskas, Mert Hakan'a yapılan penaltıyı veremedi. Gelelim bizim ligimizdeki yabancı hakem uygulamasına…
Madem G.Saray-F.Bahçe maçına yabancı hakem getirdin, sezon sonuna kadar oynanacak derbilerde de hakkaniyet kuralı uyarınca yabancı hakem getirmelisin. Gelecek sezon başında da dersin ki "Bu ülkeye yabancı hakem bir daha gelmeyecek" ya da "Derbilere yabancı hakemler gelecek". "O uygulama bir maça özeldi, bir daha gelmeyecek" demek, futbolun kafasına göre yönetilmesi demek ki bu kabul görmez.
GÜLTİKEN: Macun artık tüpten çıktı. Bir daha geriye koyma imkânı yok. Bir derbi maça yabancı hakem getiriyorsanız bundan sonrakilere 'Getirmiyorum' diyemezseniz. Bu kararlar her zaman sezon başında alınmalı ve değişmemeli. Kulüplerin baskısıyla sürekli karar değiştiren bir federasyon güven duygusunu kaybeder.
BİLGİÇ: Vincic'in gelişinden sonra form tutan hakemlerimiz oldu ama ülkenin bu ikliminde derbi maçının ağırlığını kaldıramazlar. Normal değiliz çünkü. Herkes adalet istiyor ama kendine. Hataların veya yorumların bu kadar etkili olduğu ortamda yabancı hakemlerin tecrübelerine ve objektifliklerine kendimizi emanet etmeliyiz.