Çok acayip şeyler olacak
03 Kasım 2020, Salı

GÜRCAN BİLGİÇ

Çok acayip şeyler olacak

Öyle bir başladı ki maça Fenerbahçe, üst üste pozisyonlar kaçarken Antalyaspor için "çaresizlik" üretiyorlardı. Samatta, Valencia'ya indiriyor, kaçıyor. Caner, Samatta'ya veriyor; yine kaçıyor. Yağmur gibi gelen pozisyonların yarım saat sonra meltem rüzgarına dönüşmesi de ilginçti.
Gökhan, Sosa ve Valencia sağ kanadı makine gibi işledi bu anlarda. Caner kornerlerde de ortaya çıktı, akın yönünün değiştiği dakikalarda. Pas atması gerekenlerde problem yoktu ama gol atması gerekenlerin bonkörlüğü ile gerilim başladı.
Ozan'ın golüyle maçın kararının verildiğini düşünürken, Tisserand'ın hamle zamanlamasındaki arızasını Podolski affetmedi. Kolay maç, yine zora girdi. Ardı ardına denediler bu andan sonra. Direklerden dönenleri mi yazalım, altıpastan auta gidenleri mi? Fenerbahçe "fırtına" olmaya karar vermiş, karabulutları Antalya cezaalanına çöktürmüştü. Her pozisyondan sonra "Nasıl kaçar, nasıl olmaz" saç-baş yolması karşımıza çıktı.
Rakip kaledeki "büyüyü" bozmak için Erol Bulut kulübeden "okunmuşları" gönderdi sahaya. En iyilerini; Sosa, Ozan ve Pelkas'ı aldı dışarıya, adı "gol" ile geçen yedeklerine yol verdi.
Maç böyle bitse "kızgın" Fenerbahçeli görmezdiniz ama "üzgün" taraftarları sayamazdınız. Perotti'nin, yılların tecrübe bonusuyla topu hamlelendirmesi, rakibinin gelişinden penaltıyı hesaplamasına şapka çıkartılır. Bu maçın getirdiği liderlik kadar, Fenerbahçe'nin takım olarak neler yapabileceğinin "dolu dolu" mesajını taşıdığını söyleyebiliriz. Daha çok çalışacak, daha az kaçıracaklar. Önemli çizgi; takım olarak bunu görmeleri, tüm şanssızlıklara, hakem yorumlarına rağmen kazanmayı başarmaları. Buzdağının sadece görünen tarafıydı Antalya deplasmanı. Çok acayip şeyler olacak.
BİZE ULAŞIN