Üçlü savunma geri dönebilir
06 Temmuz 2016, Çarşamba

RIDVAN DİLMEN

Üçlü savunma geri dönebilir

EURO 2016'da koşu mesafeleri, kulüplerle karşılaştırıldığında standartların altında kaldı. Bunda iki faktör ön plana çıkıyor. Oyuncular genelde turnuvalara yorgun gidiyorlar, bir... Stratejik oynadıkları için garanti oynamak zorunda kalıyorlar, iki. Bunların dışında daha birçok neden de sıralanabilir. Tabii gündüz ve gece maçları arasındaki koşu mesafelerine bakmak gerek, fark var mı diye, o da ilginç bir detay olabilir. Fransa'daki turnuvada kalecileri genel anlamda beğendim. İyi kalecilerin olduğu bir turnuvaydı. Kaleciler içerisinde bugüne kadar gördüğüm topu oyuna en çok oyuna sokan isim tartışmasız Manuel Neuer. Enteresandır, her an aklında topu oyuna sokmak varmış gibi... Bir de turnuvada iyi sağ kanat oyuncuları var. Referans, Tolunay Kafkas… Taktiksel açıdan ise bir dönüşümün eşiğinde olabiliriz. 1995 sonrası üçlüden vazgeçilip dörtlü savunmaya dönülme sürecinde 2016 yılı bir milat mı olacak? Tekrar üçlüye mi dönülecek? Turnuva boyunca İtalya, Galler ve en son İtalyanlar'a karşı Almanya'nın oynadığı gibi... Gerçi Almanlar bence bunu tek maçlığına kullandı, yine dörtlüye döneceklerdir. Futbolda her şeyin, her taktiksel hamlenin bir panzehiri vardır. Uzun yıllardır Pro Lisans kurslarında sağ ve sol beklere, "Rakiplerinizi içeriye doğru yönlendirin" dediler. Hemen panzehir olarak Robben, Gökhan Töre, Ribery gibi ters ayaklı oyuncuları ters tarafta oynatmaya başladı hocalar. Şimdi buna da bir panzehir lazım. Üçlü savunma da bu sürecin bir parçası olarak geri dönebilir.

İZLANDA ÇEYREK FİNALE TESADÜFEN GELMEDİ
Bir de ekoller var... İspanyollar'ın getirdiği bir pas ekolü var mesela. Yalnız bu oyunda şu önemlidir, eğer pas ekolünde öndeki üç oyuncunuz kötü performans gösterirse ne kadar pas yaparsanız yapın sonuçlandıramıyorsunuz. Sonuçlandıran oyuncularınız olursa Messi, Neymar, Suarez gibi, bunun cevabını alabiliyorsunuz. Avrupa Şampiyonası'nda ise İspanya bunu bulamadı. İlerideki üçlüyü kurdukları Nolito, Morata ve Silva'nın etkisiz oyunları buna bir örnek. Almanya 2006'da başlattığı dönüşümle uzun yıllardır bir yatırım yaptı, onun üzerine bir de Bayern Münih'e Pep Guardiola'nın getirdiği pas zorunluluğu onları favori hale getirdi. Bayern Münih ağırlıklı bir kültürle oynuyorlar. İzlanda için 'İzlanda ekolü' dememiz lazım, çeyrek finale kadar tesadüfen gelmediler. Onlarda da temel bir ekol var. Avrupa Şampiyonu olamadılar, belki çeyrek final bile oynamayabilirlerdi ama elemede aynı grupta olduğumuz için görüyoruz ki 4-4-2'yi kapasitelerinin yettiğince uygulamaya çalışıyorlar ve ezberlemişler. Bu bir ekoldür. Burada da Önder Özen'e referans vermeliyim. Duran toplarda da dikkatimi çeken bir farklılık oldu. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Avrupa'da çoğu takım alan savunması yapıyor, İtalyanlar hem adam hem de alan savunması yapıyor. Ben açıkçası ikinciden yanayım.

4680 DAKİKADA, 3 KIRMIZI KART NORMAL DEĞİL
Avrupa Şampiyonası'nın mevcut statüsü bence doğru değil, bunun üzerine kafa yorulmalı. Grubu üçüncü bitiren takım Avrupa şampiyonu olabilir. Ayrıca Fransa'nın, Almanya'nın güzergahı ile Portekiz'in, Galler'in güzergahı aynı değil. Portekiz takımı, 90 dakikaları baz aldığımızda hiçbir maçı kazanamadı. Yarı final oynuyorlar! Bir çarpıcı nokta da çok az sayıda kırmızı kart çıkması oldu. 44'ü 90 dakika, 4'ü ise uzatmalara giden maçlara 5'er dakika da ilave eklesek toplam 4680 dakika yapıyor. Yani 48 maçta, 4680 dakika süren bir organizasyonda sadece bir kere doğrudan kırmızı kart çıkmış, o da kaderi belli Fransa-İrlanda ikinci tur maçı. Diğer iki kırmızı çifter sarıdan, bu da standartların çok altında… Fazlasıyla çarpıcı bir tablo... Hakemlerin oyuncuları bu kadar tolere ettiği başka bir turnuva görmedim. Koskoca turnuvada tek doğrudan kırmızı var. Bu normal olabilir mi? Oyun kurallarına göre bu şampiyonadan önce çok kolay kartlar çıkıyordu, aynı kurallarla burada tamamen herkesin sahada kalmasına yönelik maçlar yönetiliyor. Acaba bunun sebebi ne? Acaba bu ülkeler, bu oyuncular liglerinde aynı şeyle mi karşılaşacaklar?

DİKKAT ÇEKENLER
Mesut Özil, beklentimin ötesinde bir fizik kapasitesiyle turnuvaya gelmiş. Geçmiş yıllarına göre daha kuvvetli gözüküyor ve bunun bir yansıması olarak oyuna katkısı ve koyduğu ağırlık artmış.
Turnuvada öne çıkan hedef santrforlar var. Lewandowski gezgin santrfor rolünde başarılı bir oyun oynadı Polonya'da... Almanya'da Mario Gomez iyi bir turnuva geçirdi ama o da turnuvayı kapattı. Bende iz bırakan esas santrfor ise İtalya'dan Graziano Pelle oldu.
Euro 2016'nın en etkili oyuncuları Payet ve çıkıştaki Pogba. Bir de kulübündeki performansı gösteremese de Hazard. Tabii ki birçok önemli isim var ama benim aklıma ilk gelenler bunlar.
Genç oyunculardan Renato Sanches ve Emre Mor'a bir parantez gerekiyor. Emre bizi olduğu kadar Avrupalılar'ı da etkiledi. Sanches de Bayern Münih'in paraya kıyıp onu erken transfer etmesinin doğru bir hamle olduğunu gösterdi. İkisi de gelecek için futbolseverleri heyecanlandırdı.

HAYAL KIRIKLIĞI
Banko Belçika (Müthiş oyuncuları var ama daha yarı final görmediler) ve İspanya...

ÇIKIŞ YAPANLAR
Galler, Polonya, Macaristan, İzlanda...

BİZE ULAŞIN