İstediğiniz kadar güzel bir araba meydana getirin; lastikleri, freni, moturu, çekişi, yola yatkınlığı, hepsi olsun... Mesela; formula yarışlarını düşünün. Bunu futbola uygularsak, arabayı hazırlayacak olan kim? Yönetim ve teknik adam... Futbolculara da lastik, jant, motor, kaporta, direksiyon olarak bakın da bakın... Bunu idare edecek olan da pilot. Futbol takımına uyarladığımızda arabaları takım olarak düşünün. Araba yarışını kim idare edecek? Hakem. Bir de formulada olduğu gibi değil bunlar saha içinde mücadeleye girecekler. Bu ikili mücadelelerde yorum faktörü ortaya çıkacak. Türkiye'deki maçların Avrupa'daki maçlara göre oynanma süresi az. Bunun sebebinde futbolcular da var. Çünkü onlar kendilerini yere atıp, sakatlık numarası yapıp, faul almak isteyen pozisyon dilenceleri. Bunlara karar verecek olanlar kim? Hakemler. Bakın düz mantıktan çıktık nereye vardık. Peki Türkiye'deki hakemlerin kalitesi nasıl? Rezalet! Var aralarında tek tük.
Erman Toroğlu'dan hakemlere sert eleştiri! "Tek kelimeyle rezalet"
Fotomaç Gazetesi yazarı ve A Spor yorumcusu Erman Toroğlu, Fotomaç'taki köşesinde hakemlere yönelik flaş sözler söyledi. Toroğlu, "Aralarında tek-tük iyiler bulunuyor. İnanılmaz torpil ve akraba ilişkisi var. Futbolcular hakemlerin zaafiyetini biliyor, kendilerini yere atıyor ve çoğu zaman da başarılı oluyor." ifadelerini kullandı. İşte o yazı...

TORPİL İLİŞKİLERİ BİTMEDİ
İnanılmaz derecede torpil ve akraba ilişkisi var. Şimdi size bir misal vereceğim. Galatasaraylı Diagne, Kasımpaşa'dan geldi. Kasımpaşa'da 34 lig maçında 32 golün 9'u penaltıdan atmış, 3 de penaltı kaçırmış. Aynı oyuncu Galatasaray'a geliyor. Ligde attığı 21 golün 8'i penaltıdan, burada da 2 penaltıdan yararlanamadı. Bu futbolcu ceza alanı dışında mümkün olduğunca ayakta kalmaya mücadele ediyor. Rize'deki maçta ikili mücadeledelere bakın ayakta kalıyor ve rakipleriyle mücadele ederken, birbirlerini itiyorlar. Peki son maça bakalım, ceza alanı içinde kendisini iki defa bırakıyor. Tabii bence bırakıyor. Bazılarına göre penaltı. Rize-Galatasaray maçındaki pozisyonların şiddetine bakın, gol oluyor. Sivas maçında ceza alanında aldığı güya darbelerle düştüğü pozisyonun şiddetlerine bir bakın. Bu bir örnek. Bunları çok futbolcu üzerinde çoğaltabiliriz. Türkiye'de futbolcular hakemlerin zaafiyetini bildikleri için kendilerini yere atıyorlar, çoğu zaman da başarılı oluyorlar.

ETİK DEĞİL DİYORLAR AMA...
Son Sivas-Galatasaray maçında hakem Ümit Öztürk, 8 tane sarı kart kullandı, kırmızı yok. İyi bir hakem 3 veya 4 sarıdan sonra kırmızı karta döner. Bir pozisyonda Ümit devam ettiriyor, sonra kesiyor ve ellerini kaldırıyor, "Hata bende" diyor. İtiraz eden iki Sivaslı futbolcuya kartı yapıştıyor. Ey Ümit hatayı yapan sensin, haklı olarak itiraz eden iki Sivaslı'ya kart gösteriyorsun. İşte bunlar hakem! Hakem, oyunun temposunu artırırsa, ikili mücadelelere izin verirse maçın oyunda kalma süresi artar ve maç keyif verir. Kendini atanlara, yerde kalanlara da sarı kart kullanırlarsa futbolcuları bu işten caydırırlar. Sivas- Galatasaray maçında Luyindama ile Muslera'nın çarpışmasından sonra gol oldu. Bazıları Sivas'ın devam etmesini etik bulmuyor. Ben kesinlikle katılmıyorum. Bu pozisyon Beşiktaş- Giresun maçındaki Mert Günok'un pozisyonuyla da aynı değil. Şuraya bir not düşmek de lazım. Galatasaray, Luyindama'yı 9 milyon euro vererek transfer etti. Ne demek istediğimi herhalde anlatıyorum.