Çarpıcı Fenerbahçe sözleri! "Elde bir tek o kaldı"

Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final maçında Fenerbahçe sahasında Yukatel Kayserispor ile kozlarını paylaştı. Mücadeleyi sarı-lacivertliler 4-1 kazanırken, Fotomaç Gazetesi yazarları da çarpıcı ifadelerle maçı değerlendirdi. İşte o yazılar... | Fenerbahçe haberleri (FB spor haberi)

EMRE BOL – ELDE KUPA KALDI

Uzun zamandır beklediğimiz bir kadroyla sahadaydı Fenerbahçe. Bu dizilişi Jorge Jesus mu, yönetim mi yaptı bilinmez ama yapanın ellerine sağlık! Futbol kesinlikle denge oyunudur dostlar. Sadece hücum etmekle olmaz. Bu 4'lü savunma hattı bence herkese güven verdi.

Kayserispor gibi Spor Toto Süper Lig'in güçlü takımlarından birine karşı çok pozisyona girerek ve çok az pozisyon vererek karşılaşmayı bitirdi. Jorge Jesus, Emre Mor'u sonunda gördü. Yahu bu adam ligin en iyi kanat oyuncularından biri. En önemli özelliği ise topu sürerken orta-şut atabilmek. Bunu herhangi bir oyuncu kolay kolay yapamaz. Portekizli teknik adam, o bölgede İrfancan'ı oynatarak bitirdi neredeyse Arda Güler'i de yakıyordu.

Fenerbahçe bu sistemle ligi oynasaydı şu an puan farkıyla öndeydi. Şu anda ise alınması en muhtemel kupa Türkiye Kupası gibi görünüyor. Ligde ne yaparlar bilemem ama kupada sonuna kadar böyle devam etsinler.

Çağdaş Atan çeyrek final maçında karşısında çok sert ve organize bir Fenerbahçe buldu. Lakin bu kadar finale yakınken kaleci rotasyonu yapıp Cenk'i kaleye koymak onun hatasıydı. Uzun zamandır oynamayan Cenk yediği gollerin hepsinde hatalıydı. Taraftarda bir küskünlük görüyorum. Tabii ki haklılar ama en azından kupa maçlarında destek olsunlar. Zira elde bir tek o kaldı.

GÜRCAN BİLGİÇ – 4'LÜ İLE YARI FİNALE

Emre Mor'un gollerinden sonra gelen "Yönetim istifa" tezahüratları ile öfkesi dinmemiş, maç seyretmeye değil duygularını açıklamaya gelenlerin "hesap gecesi" çıktı karşımıza. Bütün gün mesajlar, twitler kombinesini devretmek isteyenlerle doluydu. Fenerbahçe taraftarı büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu ve bunun acısını kimden çıkaracağını şaşırmıştı.

Çeyrek Finalin son maçında, Trabzonspor ve Galatasaray'ın elendiği bir yolda, takımları için belki de "en önemli" hale gelen maç kimsenin umurunda değildi. Taraftarlık bilinci gitmiş, yine "seyirciler" oturmuştu koltuklara. Kayserinin golüne rağmen, rakibe pozisyon vermedi sayılır takım.

Bütün olumsuzluklara ve baskıya rağmen, dört gün öncesi hiç olmamış gibi oynamayı da başardılar. Kayserispor çetin bir rakip. Ne yapacağı belli değil. Buna rağmen maça ortak olamadılar hiçbir bölümde. Arao'nun "Jesus Brezilya'ya çok uygun" dediği için topla buluştuğunda protesto edildi.

Ne deseydi? Mesela İcardi'ye Okun Buruk'u sorsalar, Roma'yı şampiyonluğa oynatır" dese, hain mi olacaktı? Ama dedik ya, tribünler maçın değil içini soğutmanın peşinde. Birileri onları öyle güzel kurguluyor ki, sahadaki kendi oyuncusuna, üstelik galip geldiği maçta tepki gösteriyor. Jesus tecrübesini devreye soktu. Önce tribünlere müdahale etti, maç bitiminde taraftarı selamlamaya götürdü oyuncularını.

İrfan Can'ın kırık kalbine yenik düşmemesi için uğraştı. Takım ile taraftar arasındaki bağı tekrar kurmaya çalıştı. Çünkü biliyor; daha çok maç var. Finaller oynayacaklar. Ve büyük takım düştüğünde, kalkmayı bilendir. Maça değinemedik. Serdar Dursun'un gecesiydi sanki. Crespo tekrar kendini hatırlattı. Emre Mor imzasını attı maça ve Arda Güler, herkesi mutlu gönderdi evine. Bu arada "dörtlü" oynadılar.

TURGAY DEMİR – ÜÇ BÜYÜKLER İÇTİHAT DİNLEMEZDİ

Yine bir Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi ve biz yine "Ne maçtı ama" tadında bir kapışma izledik. Hakikatten ne maçtı ama!.. Fenerbahçe tartışmalı penaltıyla öne geçti, haksız penaltı gol oldu, ardından haklısı gol olmadı, kırmızı çıktı, karşı karşıya kaçtı derken şemsiye bir anda ters döndü.

Derbiye damga vuran adam Redmond oldu kuşkusuz. Üç asisti, bir golü zaten her şeyi anlatıyor ama bu icraatları yaparken ortaya koyduğu kaliteli görüntü ayrı bir güzellikti. 60 metre, güçlü deparla birlikte top sürdü, top ayağından bir milim ayrılmadı, sola ya da sağa sapmadı. Böyle bir yıldızı var Beşiktaş'ın ve sonunda kendine geldi galiba. O zaman ne diyelim, Hoş geldin Nathan...


SAMİMİ KONUŞALIM


Yıllardır ülkemizde bir şekilde ligden çekilmek durumunda kalan takımlar olmuş, bundan sonra da olacaktır. Her çekilme olayında da herkes işine geldiği gibi konuşup, işine geleni yapacaktır. Tıpkı bugün olduğu gibi. Mevcut TFF kararı Fenerbahçe ve Galatasaray'ın işine yaradığı için Beşiktaş istediğini alamadı. Eğer üç büyüklerin hepsi aynı dertten müzdarip olsaydı kesinlikle, "Oynanmış maçlar kabul edilecek" diye bir karar alınamazdı! Bunun tersini söyleyecek olan varsa samimi olmadığına emin olabilirsiniz.


İÇTİHAT BİZE UYMAZ


Peki, "Biz içtihatlara baktık" diyen TFF samimi mi!? Bilemem, elimizde bunu ölçen bir alet yok ama içtihat hikayesi sağlam bir zemin oluşturmuyor benim nazarımda. Ne demek içtihat; bundan önce yapılan benzer uygulamalara bakıp aynısını yapmak! Şimdi soruyu tekrarlayalım, Beşiktaş'la birlikte ezeli rakipleri de Gaziantep ve Hatay'la deplasmanda oynayıp puan kaybetmiş olsaydılar ve bugün ligin lideri Trabzonspor olsaydı TFF içtihatlara mı bakardı, yoksa puan cetveline mi? Mübarek günlerde kimsenin günahını almak istemem ama kimse de bizi aptal yerine koymasın. Böyle saldım çayıra, Mevlam kayıra uygulamalar olmaz, olmamalı.


KURALIN TALİMATI OLMALI


Kurumsallaşma diyorsak önce TFF kurumsallaşmalı. Konumuz ligden çekilen takımlar ise bu konuda mutlaka ve mutlaka bir talimat yazılmalıdır ki gelecek sezonlarda aynı olaylara rağmen farklı sonuçlar çıkmasın karşımıza. Diyeceksiniz ki içtihatlara güvensek olmaz mı! Güldürmeyin beni, Caner Erkin'e dudak okumayla tarihi ceza verir, Volkan Demirel'in yardımcıya ettiği hakarete "Dudakları tam okunmuyor" derseniz nasıl içtihat oluşturabilirsiniz ya da oluşan içtihata kim, ne kadar güvenebilir!

Örnek o kadar çok ki, yaz yaz bitmez. Misal, Gökhan Töre'nin ettiği küfrü hakem duymamışken rakibin hocası Bülent Korkmaz'ın uyarısıyla hakem kırmızı gösterdiğini hatırlarsınız. G.Saraylı Nagatomo'nun aynı meşhur küfrü hakemin kulağının dibinde edip kart görmediğini de hatırladığınıza eminim. Şimdi içtihat dersek hangisine bakacağız; işimize gelene mi!?

HAKEME GÖRE DEĞİŞİYOR


Dahası, o çok bilinen İngilizce küfrü edip, hakemin de duyduğu halde "Avrupa'da bu kelimelere kırmızı verilmiyor" diye resmi ağızların savunduğunu duyduk, gördük. Uzun sözün kestirmesi şu. Bizde içtihat falan olmaz. Olsa bile yarın üç büyüklerin ortak tavrı karşısında kimse içtihat diyerek kafasına göre karar alamaz. İyisi mi yaşananlardan ders alıp kural haline getirelim şu ligden çekilme işini. Aksi halde içtihatlara kalırsak yandı gülüm keten helva.

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.