GÜRCAN BİLGİÇ
Onbeş dakika geçtiğinde maç iki takım adına da bitti. 3-0 yazan tabela sonrasında, Erzurumspor başını kaldıracak gücü bulamadı kendinde. Fenerbahçe için ise paslaşarak geçecek dakikalar başladı.
GÜRCAN BİLGİÇ
Onbeş dakika geçtiğinde maç iki takım adına da bitti. 3-0 yazan tabela sonrasında, Erzurumspor başını kaldıracak gücü bulamadı kendinde. Fenerbahçe için ise paslaşarak geçecek dakikalar başladı.
Ligin boyu iyice kısalmış, puan farkı beşe çıkmışken, oyuna konsantre olmak ve motivasyonu üst düzeyde tutmak Fenerbahçe için mecburiyet. Şampiyonluk umutları azalsa da, Şampiyonlar Ligi için ikincilik önemli hedef. Bir hafta sonra birbiriyle karşılaşacak olan iki rakibinin alacağı sonucu beklerken, avantajı cebinde tutarak gitmeli.
Peki dünkü maç başka neler anlattı. Aslında "ustalar" gecesiydi; Mesut Özil ve İrfan Can'ın yönettiği üç atak organizasyonu da sonuç getirdi. Valencia'nın koşu yolunu açan Mesut, pası atan İrfan Can. Ya da atak başlangıcındaki "karar ayağı" Mesut oldu.
Öne daha cesaretli koşan ve birbirleri ile paslaşan coşkulu bir grup oldular. Baskıdan top kazandılar, pozisyon buldular ve hep kaleye yüzü dönük gitmeyi denediler. Sezonun "özgüven" endeksinde kendilerinin ne olduğunu hatırladılar. Geç gelen ama büyümeye eğimli özellik.
60'dan sonra hamleler geldi Belözoğlu'ndan. İyice soğuyan oyunda kulübesini ısıtmanın peşine düştü. Novak, Samatta, Osayi değişiklikleri ile Erzurumspor defansının dikkat dağınıklığından faydalanmak istedi. Üst üste kaçırdılar golleri. Sonrasında kalelerinde gol yedikleri 26. Maçı tamamladılar.
Fenerbahçe takımının skoru alıp, frene basması, yedi gündeki üçüncü maç olması açısından mantık taşıyabilir. Ama rakibin vazgeçtiği bir ortamda pas seçimleri, aceleci şutlar, amatörce pozisyon almalar büyük takım mantığına aykırı. Bunları yapanların beş – altı maç öncesine kadar ilk on birin oyuncuları olması, bugünkü puan durumunun da belgesi aslında.
EMRE BOL
Ah Emre Belözoğlu ah! Seni nasıl daha erken farkedemedik? Hem yönetim hem de bizler neden Erol Bulut'ta ısrar ettik?
Ben kendime düşen payı alıyorum, herkes alsın bir zahmet! Futbol dediğin oyun spontane oynanacak bir oyun değildir. Hele ki deneme yanılmayla bir yere varılacak bir oyun hiç değildir.
Düşünüyorum da Emre Belözoğlu devre arasında bu takımın başına gelse neler olurdu diye... Ben söyleyeyim, açık ara şampiyon olurdu. Demek ki Emre, Erol hocaya, "şunu şöyle, bunu böyle yapalım" dediğinde dinleyen olmadı. Oysa sadece teknik direktörden değil, teknik heyetten bahsediyoruz.
Kimse Fenerbahçe'yi, "kafasına göre" yönetemez. Mourinho bile gelse bu iş böyle... Emre Belözoğlu elbette daha çiçeği burnunda bir teknik direktör. Ancak Erol Bulut'tan daha iyi bir planı olduğu aşikar.
Enner Valencia'ya bakıyorumda; "Gol sıkıntısı yaşanırken neden santrforda oynatılmadı" diye düşünüyorum. Adamın sadece Erzurum karşısındaki istatistiği 1 gol, 1 asist, 1 penaltı yaptırma... Bazen kariyerin santrfor olarak başlamaz ama kendini orada buluverirsin. Teknik direktörün görevi aslında tam olarak da bu. Problemlerin içinden çözümü bulmak.
İlk yarıda 330 isabetli pas yapmak öyle kolay iş değil. Hem de düşme potasındaki bir takıma karşı... Çömez diye konuşulan Emre hocanın inanın geçmişte gelip gidenlerden daha çok planı var. Özellikle Sosa gibi bir oyuncudan faydalanamayanlardan!
Gustavo'yu takımın yıldızı yapıp, takımı atağa çıkaranları gözardı edenlerden! Fenerbahçe bence önümüzdeki maçları kazanacak. Lakin rakiplerinin kaybetmesini beklemek durumunda. Ne yazık!
REHA KAPSAL
Fenerbahçe'nin oyun başlangıcı coşkulu istekli, tekniği yüksek isimlerle rakip yarı alan organizasyonunda topa da ritim vermesiydi. 3 golü bulup maçı da burada bitirdiler. Oyun içinde İrfan Can, Mesut, Pelkas, Sosa gibi tekniği yüksek, çevre kontrolü iyi oyuncu topluluğunu Mert Hakan'ın diğerlerinin seviyesinde olmaması etkiledi. Pas hatası yaparak takımı geriye koşturdu. Orta alandaki uyumu da zaman zaman bozdu.
Mesut'un kalitesi tartışılmaz ama maç eksikliği ortada. Devamlılığı gibi kuvvet eksiği de göze batıyor. İrfan, Pelkas, Sosa üçlüsü ile Valencia oyunu domine etti. Çok da pozisyon üretti. F.Bahçe'de Erol Bulut'tan sonra aşırı dokunuşlar yapmasa da Emre Belözoğlu, akıllı tespitler, doğru tercihlerle de yaptığı yapısal değişikliğin geri bildirimini aldı.
Bununla beraber Sosa'yı savunma önünde derin orta saha gibi kullanması ona liderlik vermesi ve bunu hissettirmesi yeni oyun felsefesinde taşıyıcı kolon vazifesini görmesini sağladı. F.Bahçe'nin geçtiğimiz maçlar gibi özellikle bu oyuncu değişikliklerinden sonra iki bölüme bölünen oyun ve takım görüntüsünü saha içinde düzeltmesi gerekir.
Farklı iki tane özellikle orta saha ve hücumda oyuncuların oynadığı bir A planı, değişikliklerden sonra B planı ortaya çıkıyor. Bu da kaliteyi etkileyebilir. Yalnızı doğru plana farklı oyunu da son 30 dakikalık bölümde F.Bahçe'nin daha doğru bu taktik uygulamasını monte etmesi gerekir. Yoksa bu oyun içindeki türbülanslar devam edecektir.
Emre Belözoğlu'nun göreve başladıktan sonra futbolun temel prensiplerinden ve bu taktik antrenmanı olarak bile günümüz oyunlarında Avrupa'da yapılmayan her takımın saha içinde oyun hafızasına oturmuş bu 4 maddeyi doğru uygulaması gerekir:
'1-Savunma 2-Hücum 3-Savunmadan hücuma geçiş 4 Hücumdan savunmaya geçiş' Bu prensiplerden F.Bahçe'nin iki bölümlü oyunu, rakibe geniş alanda yakalanması, takım boyunun uzun olmasındaki en büyük etken 4. prensip olan hücumdan savunmaya geçişin yeteri olmaması. F.Bahçe oyununu ikiye böldüğü gibi rakiplerin bu bölümlerde rahat pozisyona girip gol de ürettiği oyun anları ve tutarsız oyun rakibi oyunu kontrol ettiği bölümler haline geliyor.
Emre Belözoğlu, kalan maçlarda matematiksel olarak şampiyonluk ve ikinciliği kovalayacak. Yalnız bu 4. prensibi ve en önemlisi hücumda top kaybından savunmaya geçişi; ön alan baskısında topu kazanamadığında oyuncuların kendi bölgesine dönmesini bileceği bir savunma anlayışı oturtması lazım.