
Milliyet'ten Senad Ok, Fenerbahçe'yi kaleme aldı: Aslında Ali Koç'un bir gün Fenerbahçe başkanı olacağı kaderine yazılmıştı... Bunu herkes biliyor ve neredeyse tüm Fenerbahçeliler de istiyordu. "Ali Koç" vizyonu denilerek kendisinden "Amerika'yı yeniden keşfetmesi" istendi adeta. Bu beklentiyi karşılamak için her zaman yapılanın dışına çıkmak zorundaydı. Çünkü kendisinden beklenti "sıra dışı" olmasıydı. Bugüne kadar kimsenin yapamadığını yapması isteniyordu. Sadece Fenerbahçe taraftarı değil diğer takım taraftarlarının bile beklentisi vardı. Dolayısıyla Kocaman ile devam etmek "Ali Koç vizyonuna" uygun bir davranış sayılmazdı.

Teknik adam yabancı, kariyerli bir isim olmalıydı. Yabancı bir sportif direktör getirilmeli ve tüm yetkiler ona verilmeliydi. Altyapıya Barcelona modeli gelmeliydi. Futbolda kurumsal bir yapı olmalıydı. Listeyi uzatabiliriz... Bunların tamamı daha önce denendi ancak başarılı olan çıkmadı. Yine de bu yoldan gitmeyi tercih etti Başkan Ali Koç. Bu plan tutmayınca ve ekonomik güç de olmayınca korkulandan da kötü bir tablo ortaya çıktı. Fenerbahçe gerçekten küme düşme korkusu yaşadı. Seçim gününe gidip birine bugün yaşananları anlatsanız en iyi ihtimalle size gülerdi...

COMOLLI ETKİSİ
Doğal olarak faturayı Comolli'ye çıkarmamızı bekliyorsunuz. Comolli bu tablonun ana sorumlularından. Tek tek hatalarını yazmaya kalksak tüm yazı dizisini ona ayırmamız ya da onun için ayrı bir yazı dizisi yapmamız gerekebilir. Futbolcuları küstürdü, çalışanları küstürdü, kendini göstermek için acayip kararlar verdi, uygulamalara gitti. Sonuçta başarısız oldu. Devamında başkan tarafından pasifize edildi ve istifa etmek zorunda kaldı.

KARARLAR NASIL ALINIYOR?
Kendisine daha ilk günlerde şu soruyu sormuştum. Futbol takımında kararlar nasıl alınıyor?"Başkan, ben ve Semih bey birlikte karar veriyoruz.."Peki üçünüzün fikirleri farklıysa ne oluyor?"Başkan'ın dediği oluyor..."Bu cümle önemliydi. Onun gerçek bir sportif direktör olduğunu sanmıştık. Evet belki ilk 4-5 ay öyleydi ama zamanla bu durum değişmeye ve kendisi geri plana düşmeye başladı. Dolayısıyla kararların tamamında başkanın son karar verici olduğunu bilmemiz lazım. Bu nedenle gerçek bir sportif direktörlük sistemi ya da bahsedilen, beklenen o kurumsal yapı kulüpte asla kurulamadı.

BİR TEK PELERİNİ EKSİKTİ
Son söz sahibi olmasa da Comolli yine de çok güçlüydü. Başkan Ali Koç'a Semih Özsoy ile en çok etki eden kişiydi. Güzel sunumlar, süslü laflar ve geçmiş kariyeri ile Başkanı etkilemeyi başarmıştı.Kulüpte gezerken neredeyse bir tek pelerini eksikti. Biraz da kibirliydi. En büyük hatası burayı fazla küçümsemesi oldu. İngiltere, Fransa tecrübesinin burada yeterli olacağını düşündü. Burada hangi önemli futbol adamlarının başarısız olup gittiğini unuttu. Burası başka bir yerdi. İngiltere ve Fransa'ya benzemiyordu.