EMRE BOL - ESKİ DOSTLAR
Yazıyı tamamen skordan bağımsız yazıyorum. Hocası Fenerbahçe'nin eski hocası; Hasan Ali, Volkan Babacan, Deniz Türüç, Tolga Ciğerci, eski futbolcuları… Şimdi bana söyleyin, eski Fenerbahçeliler mi daha iyi yenileri mi?
EMRE BOL - ESKİ DOSTLAR
Yazıyı tamamen skordan bağımsız yazıyorum. Hocası Fenerbahçe'nin eski hocası; Hasan Ali, Volkan Babacan, Deniz Türüç, Tolga Ciğerci, eski futbolcuları… Şimdi bana söyleyin, eski Fenerbahçeliler mi daha iyi yenileri mi?
Bir takım oyuncu gönderir, transfer yapar, oyuncu getirir. Bunu takımın gelişmesi için yapar. Fakat görünen o ki sarı-lacivertliler oyuncu kalitesi anlamında da geri gitmiş!
Emre hocanın Başakşehir'i maçın her anında daha derli toplu görünen taraftı. İzleyince ne yaptığını anlıyorsunuz. Peki Fenerbahçe'nin ne oynadığını bilen var mı? Gördüğü sarı kartın dışında "Fenerbahçe golcüsü" Berisha'yı gören var mı?
Sayın Ali Koç Divan toplantısında, "Manevra alanımız olmamasına rağmen transfer yaptık" dedi. Sayın Başkan siz şampiyon olmak için değil, transfer yapmak için transfer yapmışsınız ne yazık ki! Ben uzun zamandır tribünlerin bir başkanı bu kadar çok istifaya davet ettiğini hatırlamıyorum. Tribünde pek Norveçli de göremedim!
Şu takımda inanın Fenerbahçe forması giyebilecek kalitede oyuncu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Önce futbolcu standardı yükseltilmeden bu takımdan bir şey olmaz. Kendimizi kandırmayalım. En acısı nedir biliyor musuz? Sanki mağlup olmaya alışıyor gibiyiz. Ne yazık!
GÜRCAN BİLGİÇ - YALNIZ GENÇLER!
İlk yarının özetinde iki takım da rakibin silahlarına "susturucu" takmıştı. O kadar dikkatli ve dengeli oynuyorlardı ki, maçın tempo bulması mümkün olmadı. Çünkü kim tabela yaparsa, rakibi için kabus başlayacaktı.
Sahaya çıkan Fenerbahçe takımının yaş ortalaması 26. Sosa'yı çıkarttığında 25. Tarihinin en genç takımı ile sahada ve ligin en organize takımına karşı oyun kurması gerekiyor. Önce İrfan Can organize etmeye çalışıyor takımı. Pelkas'ı da soktu ceza alanına. Ancak klasik son karar yanlışlarına da takıldılar.
Direkten dönen topla başlanan ikinci yarıda, "kırılma anı" Başakşehir için gerçekleşti. Defansa çarpan topla birlikte Fenerbahçe geriye düştü, Başakşehir takımı da "geriye" çekildi. Bundan sonrası için Emre Belözoğlu'nun planı hazır ve çalışılmış şekilde işlemeye başladı. Fenerbahçe adına ise "merkezi kapatan" rakibin dengesini bozmak adına kenarlara itilen, yüksek topa zorlanan görüntü ortaya çıktı. Ayağının tozuyla gelen Ozan Tufan'ın pas aklına güvenmek dışında şansları kalmadı.
Takım geriye düştüğünde, daha yarım saat varken, sahip çıkması gereken tribünlerin yine "protesto moduna" geçmesiyle, sahadaki oyuncuların "Yine mi" tereddütleri her pasa, her hamleye yansımaya başladı. Yapılan eleştirileri kabul edip, nasıl hiçbir şey yapmadıklarını kongre üyelerine açıklayan Ali Koç'un da şikayet ettiği konuydu bu.
Divan toplantısında taraftarına güven, umut mesajları vermek yerine, sürekli yardım isteyen bir başkanın, kaosa sürüklenen takımını seyretmeye başladık.
İsmail Kartal'ın kafasında neler var bilmiyoruz. Ancak korumaya aldığı oyuncularına bakarsak, Salı günkü Kayserispor maçını daha önemsediği sonucuna varabiliriz. Üç hedefte yürürken, gerçekleştirilmesi en olası olana yoğunlaşması da normal. Şanssızlıktan yakınabilir fakat Başakşehir gibi organize her takım karşısında tempo yapmadıkça, tehdit eden olmadıkça bu şikayetleri çok tekrarlar...