
Nasıl fırtına gibi başladı oyuna Galatasaray!. Fatih Terim döneminden başlayan, önce yenilmemeyi hedefleyen o lanet futbol vardı ya.. "Top sendeyken gol yemezsin. O zaman riskli pas atma, garantili oyna" futbolu, Galatasaray'ı durmadan yana ve geriye adeta durarak oynayan tatsız ve ruhsuz bir takıma çevirmişti. Hızlı hücuma çıkmak unutulmuştu.

Galatasaray seyircisi takımından ve futboldan nefret eder hale gelmiş ama protestosunda yanılmış, oynayanları ıslıklamaya başlamıştı. Oynatanları değil.. Kayseri maçının düdüğü çaldı, ortada bambaşka bir Galatasaray gördük. Nasıl hızlı oynuyor, nasıl hızla çıkıyor, nasıl ilerde bastırıyor, nasıl pres yapıyorlardı?.

"Yarın İgor'u alkışlayan bir yazı yazarım" dedim içimden.. Demez olaydım. İkinci yarıya ayni 11 başladı ama, o fırtına takım gitti, geçen yılın o uyuz futbolu geri döndü. İgor da o uyuz futbolu seyrettikçe etti.. Yana, geriye, Muslera'ya oyun yüzünden Kayseri ara toplarını kapıp hücumlar etti. İgor seyretti.. Uzun uzun seyretti, sonra "Aptalca" değişiklikler başladı..