Yazarlar Galatasaray-Fenerbahçe derbisini yorumladı

Galatasaray ve Fenerbahçe, ligin 28. haftasında TT Arena'da kozlarını paylaştı. Tam maç '0-0' bitecek derken Fenerbahçe uzatmalarda golü buldu ve sahadan galip ayrıldı. SABAH Spor yazarları bu zorlu derbiyi değerlendirdi

Gürcan BİLGİÇ: Mahallenin ağabeyleri...
Maç öncesinde hesaplar-kitaplar arasında ne öngörülmüş ise, 90 dakika boyunca benzerini yaşadık. Galibiyete ihtiyacı olan Galatasaray riski alacak, seyircisi önünde baskılı oynamak isteyecekti. Öyle de oldu. Kazandığı tüm önemli maçları mücadelesini ön plana alarak başaran Fenerbahçe, yine aynı oyun karakterini sergiledi. Sahasını kapatacaktı, rakibin etkili oyuncularına baskı yapacaktı ve gol için de fırsat anını bekleyecekti. Öyle de oldu.
Lens üstünden hücum eden bir takım olarak, Hollandalısına üçlü kademe geldiğini görmek Advocaat için şaşırtıcı olmamalıydı. Carole'un yanına Bruma destek attı, Tolga Ciğerci de hemen arkalarındaydı. Şener seyirci baskısında sadece görevini; Bruma'yı kontrolü görev edinmişti kendisine. Hareket alanı bulamadıkça, Lens de oyundan vazgeçti.
Topu öne taşıyacak Alper ile, üçüncü bölgede kendine fırsat yaracak Van Persie dışında tabelayı değiştirme umudu kalmamıştı Fenerbahçe'nin. Dakikalar ilerledikçe oyunu yönetme şansları da olmadığını anladıklarında, "Şampiyonlar Ligi için üç puan" demek yerine, "Üçüncülükte kalmak için bir puan yeter" planına geçtiler. Bu karara varmak veya bu durumu kabullenmek, aslında zirveye neden oynayamadıklarının da kanıtıydı. Bu orta saha kalitesiyle ancak mücadele edebilirlerdi. Oyun kurmak veya forvetlere kaliteli pas üretmek mümkün değil. Dolayısı ile Advocaat'ın sert eleştirilerini "gerçekçi" değil de, "bahane" olarak yorumlamak, yanlışlardan bir tanesi olur.
Maçın hikayesine baktığımızda, Fenerbahçe'nin kazandığını yazmak açıklanacak gibi değil. Rahmetli büyüğümüz İslam Çupi olsaydı, kaleminin ucunda dans ettirdiği kelimeler ile ezeli rekabetin "makus talihini" tarihe geçecek cümleler ile anlatırdı.
Korner bile atmadan derbi kazanmak. Beş yıl sonra Seyrantepe'den gelen haberlere; "Fenerbahçe yendi" noktasını koymak. Çok daha iyi kadrolar ve oyunlarla olmayanı başarmanın teknik açıklaması yok. Ama kestiği racon bellidir: Bu mahallenin ağabeyi Fenerbahçe'dir...

Levent TÜZEMEN: Carole'ü ve Tudor'u başınıza taç yapın
Galatasaray "Kuş taşa çarptı" örneğini bir kez daha yaşadı ve 90 dakika tek kale oynadığı Fenerbahçe'ye pozisyon bile vermediği derbiyi kaybetti. Galatasaraylı oyuncuların kazanma istekleri, coşkuları ve mücadele güçleri tribünlerden bile alkış aldı...
Fenerbahçe, derbiyi Avrupa maçlarındaki gibi geriye yaslanarak ve topu Galatasaray'a bırakarak oynadı. Lens'in bile sağbek pozisyonuna yardıma sık geldiğini söylersek Advocaat'ın planı, "Önce gol yemeyelim. Sonra çabuk çıkma imkanı bulursak golü atalım" düşüncesindeydi. Galatasaray ilk yarıda önce Yasin ardından da Sneijder ile net iki golü harcadı. Yasin'in pozisyonu belki gol vuruşu için çok net değildi ama Volkan'ın çeldiği topu Sneijder'in gol yapamaması kalitesine yakışmadı. Fenerbahçe ikinci yarı tamamen kalesine kapanıp hep hızlı hücum etme planını düşündü. Galatasaray'da Yasin etkisizdi. Sabri'nin ve Bruma'nın kanatlardan yaptığı bindirmelerden gelen ortalara hatta Sneijder ve Selçuk'un kornerlerine Fenerbahçe savunması top vurdurmadı. Derbide hoca farkı ortaya net çıktı. Nasıl mı? Advocaat, Aatif ve Van Persie'yi çıkartırken yerine Volkan ve Sow gibi sprinter oyuncuları alıp "Hızlı hücum" anlayışını tazeledi. Tudor bu kadar ortaya rağmen oyundan Bruma'yı çıkarıp Rodrigues'i aldı. Peki ortalara ve kornerlere kim kafa vuracak? Tudor, Bruma'dan önce Yasin'i çıkarıp Eren'i oyuna almalı, Podolski'yi kanada çekmeliydi. Peki her şey iyi giderken Tolga'yı çıkarıp Josue'yi almanın mantığı neydi? Bu tamamen Tudor'un futbol aklının yetersiz kalışıdır. Çünkü Tolga kenarlara yardıma geliyor, Lens ve Şener'e baskı yapıyor topu ya kazanıyor ya da kayarak topu taca yolluyordu. Tolga ile Josue aynı tip oyuncu mu? Madem Tolga çıkacaktı o zaman De Jong girmeliydi. Fenerbahçe maç boyu ısrarla hep Carole'ün kanadından hücum etmeyi planladı ve piyango golünü buldu. G.Saray yönetimi ve Tudor şimdi Carole'ü alsın başlarına taç etsin! Neden mi? Kadıköy'de Van Persie'ye golün ortasını yapan Şener'i kaçıran Carole... TT Arena'da Souza'nın attığı kafa golü öncesi Şener'i kaçıran ve orta yapmasına izin veren yine Carole.
Sonuç; yönetimin hırsına aşk olduğu Tudor'la Galatasaray 4'üncü büyük maçı da gol atamadan kaybetti.

Ömer ÜRÜNDÜL: 8 kişi ile galibiyet
Futbol gerçekten enteresan bir oyun... Bir derbi maçı oynanıyor, deplasman takımı ileri ucundan ofansif, defansif hiç randıman almıyor. Kalecisi, defans bloğu ve üç orta sahası ile direniyor. Bu takıma, evsahibi gol atamıyor, bir de üstelik son dakikada gol yiyor. Golü attıran 8 kişi ile savaşan Fenerbahçe'nin sağ beki Şener, golü atan orta sahası Josef de Souza... Galatasaray 90 dakikanın tamamında oyunu karşı alana yıktı. İlk devre, Fenerbahçe geride alan daraltan savunma ile sadece karşılama görevi yapıyordu. Ama bunu başarı ile uyguluyordu. İlk devre Şener'in büyük hatası dışında Galatasaray tek net pozisyon bulamadı. İkinci yarıda da aynı görüntü vardı. Ama bu sefer Galatasaray gole çok yakın ataklar yapıyordu. Ağır bir baskı kurmuşlardı ve art arda duran toplar kazanıyorlardı. Fenerbahçe'nin yardımsız orta sahası ve defans bloğu artık zor nefes alıyor ama buna rağmen ayakta durmaya çalışıyordu. Bir takım düşünün üç tane forveti ne ileriye top taşıyabiliyor, ne de ilerde top tutabiliyor... Takımın durumu itibarı ile tek hedefi oyunu tutup, gol yemeden bu deplasman derbisini yenilmeden kapatmaktı. Ama futbolun cazibesi, sürprizlerle dolu olması... 90'ıncı dakikada Şener'den mükemmel bir çalım ve güzel bir kesme, Souza'dan da çok güzel bir kafa vuruşu ve maç boyunca bir tek Alper'in cılız şutu kucağına gelen Muslera eli başka topa değmeden golü yedi. Galatasaray dün hırslı ve kazanmak için herşeyini veren bir görüntü içindeydi. Tudor gereksiz üçlü defans macerasından mecburen vazgeçmişti. İlk defa tam dörtlü defans uyguladı. Sneijder ve Podolski'yi yine mecburen oynattı. Taşlar yerine doğru konulunca da daha etkili bir Galatasaray gündeme geldi ama golü bulamadılar. Tudor'un Bruma'yı çıkarması birinci hatasıydı. İkinci hata da arka arkaya kazanılan duran toplar gündemdeyken Eren'i çok geç almasıydı. En çok Sabri ve Tolga'yı beğendim. Real Madrid-Bayern Münih maçını canlı izledim. Bir Robben seyrettim, Van Persie'nin büyük başarılara birlikte imza attığı kanat forveti. Yaşları hemen hemen aynı. Ama Robben 120 dakika sahada basmadık yer bırakmadı. Van Persie ise ayakta duramıyor.

Bülent TİMURLENK: Buyrun size manidar!
Euroleague'de 3 takımımızın, deplasmanda 4 galibiyet alıp Final Four'a koştuğu haftada, VakıfBank'ın voleybolda Şampiyonlar Ligi'ni kazandığı haftada ülkenin en çok sevdiği spor dalı olan futboldan milleti soğutmaya yemin etmiş iki takım izledik TT Arena'da.
Lens dışında orta sahasından çıkış şansı olmayan ezeli rakibi karşısında Galatasaray'ın neden bu sezon ilk 5'teki takımlara bütün maçlarını kaybettiğini izledik. Semih, Carole, Ahmet, Sabri, Tolga, Yasin gibi yetenek fakiri vasat adamların yanında Japonya biletini almış Podolski, Katar biletini alacak olan Sneijder ve kendi vitrini için kendine oynayan Bruma. Advocaat'ın "Beraberlik de bana yeter, Galatasaray gerimde kalsın, Başakşehir'i yakalarsam yakalarım, olmadı gelecek sezon yokum, benden sonrası yangın" taktiğine Tudor nasıl mı cevap verdi? O garip Yasin'i oyunda tutup, Bruma'yı oyundan alıp, Eren'i ancak 80'de hatırlayarak.
Fenerbahçe, sezonu bir kupayla da kapatabilir, dün kazandıkları derbide oynadıkları futbolla değil ama Pazartesi sabahı Galatasaraylı arkadaşlarını kızdıracak taraftarlarına güzel bir Pazartesi de yaşatabilir ama herkes farkındaki bu takım Beşiktaş'ın iki gömlek gerisinde…
Sezona futbol dâhisi Levent Nazifoğlu ile giren, yaptıkları transferlerle kendilerine güldüren ve yönetimleri için yapılan her eleştiriyi "manidar" bulan Galatasaray yönetiminin derbinin ertesi sabahı hatırlaması gerekenler var.
Riekerink diye kariyeri olmayan birine sezonu emanet ettiniz, "boştaki" Cavanda'ya bonservis, Garry'ye piyasasının üç katı para ödediniz. Faksla adam alamadınız, aldığınız santrfor çürük çıktı. Bütün projeleriniz yarım, yönetiminizden istifa edenlerin yeri boş, tribünleri boşalttınız. Beşiktaş, Avrupa Ligi'ne veda edince "Kupamız var" diye hesapta kafa buldunuz… "Manidar mı" dediniz? İşte bütün bunların hepsi Galatasaray'ın tarihine manidar!
Fenerbahçe ve Galatasaray yönetimleri, bir ay sonra yeni sezon kombinelerini satışa çıkaracak, 3-5-10 bine taraftara "koltuk alın" çağrısı yapacak. Şimdiden söyleyeyim: "Bu yönetimler o koltuklardan kalkmadığı sürece taraftarına tek bir koltuk satamaz."

Erman TOROĞLU: Fener Tudor sayesinde
İki takımın futboluna baktığınızda kötü. Galatasaray, topla çok eveleyip geveledi. Topla çok fazla oynadı ama hikaye. Çünkü topların yönünü değiştirerek rakibin üzerine gidemedi. Yani rakip defansın dağılmasını sağlayamadı.
Fenerbahçe, tamamen defans yaptı. "1-2 pozisyon yakalarsam atarım" dedi, nitekim birini attı. İki takım da bu sezon bulundukları yeri inkar etmeyen bir futbol oynadılar. Peki bu maç neyi gösterdi? Bu maç kesinlikle şunu gösterdi: Tudor'dan Galatasaray'a teknik direktör olmaz. Fenerbahçe'den daha fazla top yapan bir orta sahan var. Biraz da topu kenarlara indirebildin. Çok da korner attın. Topları kenara indirdiğinde, çok korner attığında gol yapma şansın yüzde 5. Yüzde 10 bile değil. Her topu Volkan aldı, her topa defans vurdu. Galatasaray'da kafa topu vuracak oyuncu yok. Pardon var! Peki kim bu? Eren Derdiyok. Peki o nerede? Tudor'un yanında. Peki Tudor, onu kaçıncı dakikada oyuna sokuyor? 80. dakikada. O girdikten sonra rakibin stoperleri zor duruma düşüyorlar. Sarı kart görüyorlar ve Galatasaray faul kazanıyor. Peki, Podolski'yi en uçta oynatıyorsun, Derdiyok girene kadar Podolski yok. Niye? Çünkü yeri orası değil. Lukas Podolski ceza alanı dışında pozisyon bulacak, şut atacak.
Peki, Yasin ile Bruma ne yapıyorlar? İkisini toplasan bir adam yapıyor. Yine peki.... O zaman Galatasaray takımı sahaya kaç futbolcu eksik çıkmış oluyor? Yasin artı Bruma 1, Podolski de kayıp etti 2. Derdiyok kafadan yok etti 3. Teknik adam kim, Tudor. Geçin beyler. 80. dakikadan sonra Galatasaray normal dizilişini buldu. Ama iş işten geçmişti.
Podolski ne zaman tek santrafor oynar sende? Galip olursun, topu ileride tutmak gerekir, Podolski kalçasını, baldırlarını ve aklını kullanarak rakip defansa top vurdurmaz, topu saklar. Yani tek santrfor oynadığında vakit geçirmeye yarar, gol atmaya değil.
Keçi boynuzu tadındaki maçı Fenerbahçe kazandı o kadar. O da Tudor'un sayesinde..
Kalite yüzde 10!
Fenerbahçe'ye bakıyorsunuz, yazacak fazla bir şey yok. Defans dörtlüsü ve kaleci, birbiriyle anlaşan oyuncular. Defansın önündeki ikili de anlaşmış ikili. Yani arka tarafta sıkıntı yok. Hücumda sıkıntı var. Koca Fenerbahçe bir maçta bir kaç pozisyon yakalar. Zaten 2 tane yakaladı, birini attı. Bu şunu gösteriyor: İki kötünün biri kazandı. Biz 2 hafta önce Trabzon-Beşiktaş maçını seyrettik, muazzam. O maçla bu maçı karşılaştırıyorum; o maçtaki futbol kalitesi yüzde 90'sa bu maçtaki kalite ve heyecan yüzde 10. O zaman şu andaki puan sıralaması bence adaletli. Fırat Aydınus, son zamanlarda iyi maçlar yönetiyor. Dün gece de iyi maç yönetti bence. Tek kusuru var, ihtiyar kadınlar gibi futbolcularla fazla konuşuyor. 45. dakikadaki pozisyonda penaltı çalar mıydı, çalmaz mıydı, onun takdir hakkı, bir şey diyemem. Zaten iki takım da onu zorlayacak kapasitede değildi.

Ahmet ÇAKAR: G.Saray'ı rezil ettiler!
Maça baktığımızda geçen her dakika 'Berabere bitecek' dedik. Ama uzatmalarda o ana kadar tek pozisyonu olmayan, ofansif futbol adına ortaya hiçbir şey koyamayan F.Bahçe'nin golü geldi. F.Bahçe kendi klasiğini oynamaya çalıştı ama kendi klasiğinin de en kötü örneklerinden birini sergiledi. F.Bahçe önemli maçlarda geride kapanan, alan daraltan, kaptığı toplarla da çok çabuk kanatlardan çıkıp pozisyon bulmaya çalışan bir takımdı. Dün gece de böyle oynamaya çalıştılar ama gol dışında hiçbir şey üretemediler.
Peki buna karşılık G.Saray ne yaptı? Topla debelendi durdu. Kanatlardan gelmeye çalıştılar, ortalar başarısız oldu. Göbekten delmeye çalıştılar, F.Bahçe'nin iyi kapatmasından dolayı pozisyon bulamadılar. Top sürekli G.Saray'ın kontrolünde. Duvara çarpıp dönen top ve sonra tekrar G.Saray'ın anlamsız hücumları.
Çok sıkıcı bir maç oldu. Her şey bitiyordu ki son dakikada sahneye Şener çıktı. Sağdan iyi geldi, iyi kesti, Josef de kaleye uzak olmasına ve topun şiddeti düşük olmasına rağmen kafayla golü yaptı.
Maçın hakkı Fenerbahçe'nin miydi, asla. Tipik bir beraberlik maçıydı. Ama Allah Tudor ve Dursun Özbek'i bir kez daha cezalandırdı. Karabük'ü satıp gelen, geçen hafta 4 yedikleri Başakşehir maçında Sneijder ve Podolski'yi oynatmayan, dün gece ise onları kurtarıcı diye sahaya süren Tudor cezalandırıldı. Bitime 20-25 dakika kala o ana kadar en önemli hücum aksiyonlarını geliştirmeye çalışan Bruma'yı da alması, Tudor'un bir başka günahıydı. Sonuçta Dursun Özbek, G.Saray'ı rezil etti. Onun sportif tetikçisi Tudor da bence G.Saray'daki miadını doldurdu. Sonuçta bence F.Bahçe ligi en az üçüncü tamamlar. Hatta ikinciliği bile kovalayabilirler. G.Saray ise dördüncü olsun, dua etsin.
Fırat Aydınus'u çok beğendim. Belki karşılıklı 1-2 sarı kartı, takdiren göstermemiş olabilir ama 90 dakika boyunca faul tespitleri, oyun kontrolü ve gerilimi düşürme çabaları takdire şayandı.

Rıdvan DİLMEN: Psikolojik üstünlüğü gördüm
Koskoca Galatasaray-Fenerbahçe maçında oynanan futbol, tam bir hayal kırıklığı... Tribünlerin boş olması da bir şey gösteriyor... Kazanan Fenerbahçe için de birçok şey söylenebilir. Fenerbahçeliler, skora mutludur ama oyuna mutsuzdur. Buna rağmen biz biliyoruz ki bu 11, diğer maça çıkacak. Galatasaray öyle değil. Bu 11, yönetim kurulu 11'idir. Bu durum, Dursun Bey'i bile tartışılır hale getirir. Protesto belki şoktan dolayı olmadı. Başakşehir maçının 11'ine bakıyorum, biri bana anlatsın diyorum. Dün maç öncesi bakıyoruz, takımın yarısı yok! Senin inandığın, güvendiğin bir oyun şablonun yok ki. Hem saha dışı hem saha içi faktörlerle bu takımı karman çorman yaptı. Özellikle Fatih Terim'den sonra karmaşık bir düzeni var. Bence Bruma'yı çıkarması da hata. Gelmeyen takıma karşı bir bireysel yetenek... "Chedjou'ya tutundu" diyorduk, o evine gitti, yerine Ahmet oynadı.
Kötü Galatasaray, hiçbir şey yapmayan Fenerbahçe'yi yenemedi. Teoride kalan, kontratak yapamayan Fenerbahçe, 9 korner verdiği rakibini yendi. Çünkü Tudor'un planı yok! Gelirken, "Aman burada oyuncuya dayalı düzen var" dediler herhalde, bunu halledeceğim diye düşünürken kendisini bitirdi, takımı da bitirdi.
Fenerbahçelilerin gelecek hali yoktu psikolojik olarak. Galatasaray, 80 dakika vuramayınca "İdare edeyim" deyince Fenerbahçe de geldi. Bu güneşe kar dayanmayacak gibiydi. Ne eksik şut, ne eksik iyi orta... 90'da sokuyor Josue'yi... 90'da Alex'i sokmaktan farksız bu. Son 10 dakika Galatasaray oyununu kaybedince Fenerbahçe fırsatı gördü. Bir kere geldi, olmadı, ikinciye geldi golü attı. Burada Fenerbahçe'nin derbideki psikolojik üstünlüğünü gördüm.
3-5-2 oynarsın, kendi görüşüdür, bir şey diyemeyiz ama yönetme açısından Tudor dün kendi fişini çekti. Bu yönetim kurulu takımı... Bu takımı çıkarıyorsan o zaman daha önce yanlış yapmışsın. Sneijder'e, Podolski'ye 'git' deyip çağırırsanız itibarınızı kaybedersiniz. Böyle antrenörlük olmaz ki. Perşembe günü fısıldamışlar kulaklarına. Otorite falan kalmadı, bitti. Aynı sıkıntıyı Prandelli yaşadı. İki ay sonra evinden çağırıp oynattı Sabri'yi.
Geldin, dakika 1'de Bruma'yı Rize'ye götürmedin. 2'de Sneijder'e sardın. Futbolcuya dayalı bir sistem varsa bunu iletişimle çözersiniz. "Disiplinle çözerim, ben geldim" derseniz yapamazsınız. Galatasaray- Fenerbahçe maçı belki Tudor'u kurtarırdı, bence artık şansı kalmadı.
Farkı Şener yarattı
Fenerbahçe'ye hem puan olarak hem moral olarak çok iyi oldu. Kağıt üstünde bakınca bu sezon iki derbiyi de kazanmış, kupada şansı devam eden bir takım var. Beşiktaş'ı deplasmanda yenen tek takım... Advocaat, Hollanda'ya dönüp emekli olduğunda, "Çok iyi sezon geçirip bıraktım" diyecektir. 0-0 da bitseydi mutsuz değildi Advocaat. Şener'e ayrı bir parantez açmak lazım... Şener de bir kere çıktı, tam çıktı. Ligin ilk yarısında attığı golde de Şener, Van Persie'ye attırmıştı. Bu kez ekstradan bir çalım atarak Josef de Souza'ya golü attırdı. Golün gelmesinde çizgiye kadar inmesinin önemli bir payı var. Daha önce de kesebilirdi ama beklemeyi tercih etti ve güzel yere kesti. Bakıldığında çok istikrarlı bir takım yok, iyi oynamadılar ama mücadelesi var Fenerbahçelilerin. Mücadeleyi hiç bırakmıyorlar. Bu takımda Skrtel ile Souza'yı farklı bir yere koymak lazım. Baya önemli oyuncular. Bir şekilde de devam ediyorlar, kupa hedefi de var. Günün sonunda oyun mutsuz etse de skor mutlu etmiştir onları.

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.