Usta yazardan Fatih Terim'e şok sözler! Falcao...

REHA KAPSAL - HANGİ TAKIM? Galatasaray, Ankaragücü gibi ligin en formsuz ve en sıkıntılı günler geçiren takımına karşı özellikle ilk yarıda oynadığı oyuna saha içinde akıl koyamamanın sıkıntısını yaşadı. Ankaragücü'nün 5-4-1 gibi savunma dizilişine, sarı-kırmızılılar 4-3-3 ile yanıt verdi. Fatih Terim hamlesiyle, Babel kenar çizgiden alınarak Falcao ile beraber iki santrforlu oyuna döndüler. Ömer Bayram da hücum sol çizgide oynamaya başladı. Özellikle bu hamlelerden sonra Galatasaray'ın ilk yarıda kapalı savunmayla ilgili hücum setleri çok yetersizdi ve üretken değildi. G.Saray, yerleşik savunmalara karşı geçtiğimiz sezonlarda sağ tarafta Mariano, Feghouli, Belhanda üçlüsüyle olumlu bir şekilde çözüm üretiyordu. Ama hem bu sezon hem de Ankaragücü maçında bununla ilgili oyun ezberleri bile geriye gitmiş bir görüntüsü vardı sarı-kırmızılıların. Galatasaray'da özellikle Falcao'yu hücum aksiyonlarında kullanmasında bir oyun ezberi yok. İlk yarıda top alamadı. Falcao kendine alan yaratsa da onu oynatacak oyuncu eksikliğini de saha içinde yaşadı. Sarı-kırmızılı takımdaki en büyük eksiklik hücum ve orta saha oyuncuları birbirini tanımıyor. Bu yüzden yerleşik savunmalara karşı geçiş oyununu uygulamada çok ciddi sorunlar yaşıyorlar. Bu da sarıkırmızılıların sezon başından beri ve de Ankaragücü maçına yansıyan saha içindeki en net görüntüsü. Ligde bu maç öncesi 15 gol atan ve de 19 net pozisyona giren Galatasaray'da bu verilerle hücum sıkıntısı net bir şekilde görünüyor. Bunun paralelinde savunma zaafiyetleri de büyüktü. G.Saray'ın yediği 11 golün bunu doğru bir şekilde yansıtmamasının nedeni Muslera'nın gösterdiği başarılı performanstı. Maça son ligin son sırasında çıkan Ankaragücü'nün 10 kişi kaldıktan sonra 2 gol bulup 1 puanı alması Galatasaray'ın geldiği durumu da açıklayan en net görüntüydü. Galatasaray'ın yalnız fiziksel, teknik, taktik değil mental anlamda da ciddi sıkıntıları var. En büyük sıkıntılardan biri de güvensizlik. Bu kadar tecrübeli kadronun güvensizliği ve oynadığı panik oyun bütün diğer olumsuz performanslarının da önüne geçti. Bu oyun yalnızca tutkusuzluk ve ruhsuzluğa bağlanamaz. En büyük sıkıntıdoğru plan ve kurgulanmış, tanımlanabilir bir oyunun olmaması. Hücumda ve savunmada bir oyunu yok. G.Saray bu sezon antrenör takımı mı, yoksa oyuncuların bireysel performanslarıyla skoru belirleyen bir takım mı? Hangi takım? ZEKİ UZUNDURUKAN - TERİM'İN ESERİ Galatasaray'dan daha tahrip gücü yüksek bir futbol bekliyordum aslında... Hem de Falcao ilk 11'de başlamıştı. Ama Fatih hoca, Falcao'ya göre bir oyun kurgusu geliştiremedi bir türlü. Falcao, Ankaragücü'nün iki başarılı savunma oyuncusu Kulusic ve Pazdan'ın markajından bir türlü kurtulamadı. Buna rağmen Falcao ilk yarıda iki net fırsat yakaladı. Birinde kaleci Korcan, diğerinde de Pazdan çok başarılıydı. İlk yarıda oyun neredeyse rakip ceza sahasında oynandı ama Ankaragücü'nün kalabalık savunmasının dengesini bozmak için kenarları da iyi kullanmak gerekiyordu. Ancak ne Nagatomo ne de Babel, Cebrail'i geçmeyi başaramadı. Ankaragücü Orgill ile etkili kontrataklar geliştirdi ama Orgill, o kadar bencil davrandı ki, bu ataklar bir türlü gol pozisyonuna dönüşmedi. Galatasaray, Falcao'dan daha fazla verim almak istiyorsa çift forvetli sisteme dönmeli. Bu Adem Büyük olmaz tabii ki. Mesela Diagne dönerse, Falcao'ya iyi bir partner olabilir. İkinci yarıya daha coşkulu başlayan Galatasaray, bir duran top organizasyonundan golü buldu. Golden sonra oyun tek kaleye döndü. Galatasaray baskılı oynadıkça tribünlerin coşkusu da arttı. Ardından Belhanda, penaltıdan farkı ikiye çıkarınca 'Bu iş bitti' şekline döndü oyun. Ancak futbolun değişmeyen gerçekleri bir kez daha kendini hatırlattı. Art arda gelen iki gol, Galatasaray için geceyi kabusa çevirdi. Falcao çok istekliydi ama Falcao'nun gol atması için ona alan açacak, rakip savunmanın dengesini bozacak yardımcı bir forvet daha sahada olmalı. Yoksa bu sistemde Falcao'nun gol atması tamamen tesadüflere kalıyor. Elinizde Falcao gibi gibi bir dünya yıldızı var ama siz onu verimli kullanamıyorsunuz... Buna kafa yormak zorunda Fatih Terim... SERKAN KORKMAZ - ÇOK SIKILDIK! Galatasaray'ın kötü oynadığını yazmaktan söylemekten hepimiz çok sıkıldık. Ama lig sonuncusuna karşı kendi evinde oynarken daha öz güvenli ve daha baskın bir başlangıç bekliyorduk. İkinci yarıda Galatasaray o üstünlüğü kurdu ama yine de istediğini alamadı. Nzonzi yok yere kadro dışı bırakılmadı elbet. Onun yokluğunda savunmanın önünde orta sahadan topu ileriye taşıyacak, adamları rahatlatacak tek alternatif var bence o da Donk. Demek ki Fatih hoca lig sonuncusu ile kendi evinde oynarken bile Ahmet Çalık'a hiç güvenmiyor. Maça zaten sakat sakat başlayan Lemina'nın orta sahanın neredeyse tüm yükünü üstlenmesi takdire şayan olsa da bence akılcı bir karar değildi. Falcao uzun süre antrenman ve maç eksiğine rağmen rakip kalede net pozisyonlar yakalayıp arkadaşlarına doğru koşular göstermeyi başardı. Yine de ondan beklenen performansın hayli uzağında olduğunu söyleyebiliriz. Gol atan Feghouli istekli ama ligin 15. haftası olmasına rağmen geçen seneki performansından uzak. Belhanda nispeten toparlamış bir görüntü verdi. Babel'e de bir iki cümle ile değinelim. Hollandalı oyuncu ilk yarıdaki etkisiz oyunda çabalayan tek isimdi. ilginçtir ki ikinci yarıda tüm takım yükselişe geçerken o geri planda kaldı. Maçın bence en ilginç notlarından birisi Selçuk oyuna girdiğinde stadın ıslıklayanlar ve alkışlayanlar olarak ikiye bölünmesiydi. Stattan gelen bilgiye göre bir kısım taraftar Selçuk oyuna girince memnuniyetsizliklerini göstermek adına stadı terk etti. O dakikada da Ahmet Çalık oyuna girebilir, Donk orta sahaya çekilebilirdi. Maçın hakemi Şansalan herkes gibi benim de en çok beğendiğim hakemlerden birisi. Dün akşam skora tesir etmedi. LEVENT TÜZEMEN - UTANÇ VERİCİ Ankaragücü'nün 3 planı vardı: 2) Kaleye yakın kalabalık savunma yapacağız. 3) Orgill'i hızlı hücuma kaçırıp golü arayacağız. Galatasaray'ın Ankaragücü savunmasını delmek için 3 şansı vardı: 2) Rakip savunma arasına gollük paslar atmak. 3) Özellikle 18 yayına topları kesip dışarıdan şut atarak golü bulmak. Galatasaray ilk 45'te Falcao'nun kafa vuruşu dışında etkili bir pozisyon bulamadı. Ankaragücü'nün en kalabalık olduğu yerlere Belhanda'nın dikine sürekli sert pas atması hataydı. Lemina-Feghouli- Babel üçlüsü 'Topu ben kullanayım' anlayışı içindeydi. Özellikle Babel çok pozisyonda geç karar vererek Galatasaray'ın çabuk hücum etmesini engelledi. Nagatomo-Ömer Bayram ikilisi ortak kanat bindirmesi yaptı ama etkili ortalar kullanamadı. Galatasaray'ın en büyük yanlışı kenarlardan yapılan ortalarda tüm oyuncuların Ankaragücü kalesinin içine girmeleriydi. Futbolcu, her şeyi kulübeden beklemeyecek bazen aklını devreye sokacak. Galatasaray'da bir oyuncunun şut atmak için ribaunt alanına gitmeyi düşünmemesi şaşırtıcıydı. Ankaragücü duvarını Galatasaray duran topla çözdü. Ömer Bayram'ın mühendis titizliğindeki ortasını Feghouli mükemmel bir kafa vuruşuyla gol yaptı. Belhanda'nın penaltı vuruşundan sonra 2-0'ı bulan G.Saray'ın büyük takım refleksini kaybedip 10 kişi kalmış A.Gücü'nden art arda 2 gol yemesi ayıplanacak değil utanılacak bir davranış. Bu zihniyetteki bir takımın şampiyonluk yarışı içinde olması düşünülemez! ERMAN TOROĞLU - KÖTÜLERİN MAÇI Ligin en kötü top oynayan iki takımından biri 2-0 öne geçti, o kötü oynayan takımlardan diğeri 10 kişi kalmasına rağmen, diğer kötü oynayana 2 gol attı. İki kötünün maçı 2-2 bitti. Maçta kalite yok, şahsi hareketler var, tek tek bazı oyuncular iyi göründü. Bütün bu kötü oyunculara rağmen sahada en iyi olan adam hakemdi. Çok iyi yönetim yapan hakem bir penaltı verdi. VAR devreye girdi, iptal etti. Zaten VAR'ın hedefi de bu zaten, adaleti bulmak! Terim, devamlı futbolcuları hedef gösteriyor ve ocak ayını işaret ediyor. Ben de Fatih'e diyorum ki; sen Temmuz'u işaret et, seneye devam eder misin, etmez misin? 'Var mısın, Yok musun'u oyna! Kalitesiz bir maç... İki takım da top ayaklarına geçtiği zaman bir şey yapmaya gayret ediyor. Biri topu alıp 60 metre hücum ediyor, sonra öteki öteki alıyor, o da aynısını yapıyor... Kimse baskı yapıp, rakibin üzerine çöküp, onu rahatsız edip, az enerji sarf etmiyor. Daha doğrusu edemiyor. Çünkü baskı yapamadıkları için 10 kişi nasıl ortak hareket edecekler? G.Saray'da 2-3 kişi bile aynı anda hareket edemiyor. Rakibi boğman için ez as 5-6 kişi pres yapacaksın. Rakibi, topu ayağından çabuk çıkartmaya, yani kontrolsüz top kullanmaya mecbur edeceksin. Ama nerede? Bu maçı kim kazansa diğerine ayıp olurdu. Aslında A.Gücü ilk yarıda iki hücum topunu doğru zamanda doğru yere soksa öne bile geçebilirdi. Hani doktorlar bazı hastalar için derler ya, 'Bundan sonra ne yersen ye, sonun belli' diye; G.Saray'ın şu andaki durumu öyle. Fatih'in tabirine göre ocak ayını bekleyeceğiz. Ama böyle giderlerse, bırakın ocak ayını; önümüzdeki senenin aralık ayında bile bir netice alamazlar. Tabi böyle giderlerse! Dikkat edin, her maç seyirci azalıyor. Sabun gibi eriyor. Bu futbolu seyretmek için o kadar enerji, o kadar emeğe ne gerek var zaten. O kadar uğraşıp gideceksin, sonra keçi boynuzu yiyeceksin.