Spor yazarları Beşiktaş - Galatasaray derbisini yazdı
- Galatasaray Galerileri
- Yayın Tarihi: 03.12.2018 - 09:09
Erman Toroğlu: Bunlar şampiyon olacaksa...
Dünkü maçtan sonra benim yazacağım ve yazabileceğim bir tek cümle var; Eğer bu iki takımdan biri bu futbolla şampiyon olacaksa yuh olsun bu işe! Kendi aramızda ite kaka futbol oynuyoruz. "Pozisyonlar" diyoruz, "Bilmem ne" diyoruz... Sonra Avrupa'ya çıkıyoruz. Önüne gelen takım bizi tokatlıyor. Allah aşkına sahadaki futbolcuların aldıkları paraları üst üste koyun, sonra yaptıkları mücadeleye, oynadıkları futbola bir bakın. Bunu iki takım futbolcuları için de çok rahatlıkla söyleyebilirim.
Bitaraf bir şekilde herkese sorsam, "Dün oynayanların içinde en iyi kimdi?" desem, bana bir kişi çıkıp da "Şu iyiydi" diyemez. Ama şunlar kötüydü denilebilecek çok isim var. Eren Derdiyok diye bir futbolcu var. Fiziği iyi.. Bakıyorsun, "Bu adam süper mücadele eder" diyorsun ama bir penaltı yapıyor inanılır gibi değil. Üstüne ve gelen topta dirseğini çıkarıp vurmasa top vücuduna çarpacak penaltı olmayacak. Bu penaltıyı yapanın hem beyin kontrolüne, hem yürek kontrolüne bakmak lazım.
Bin tane yorum yapsanız ne olacak… Son 3-5 dakikada Beşiktaş maçı 3-0 da yapardı, son saniyede maç 1-1 de biterdi. Dün akşam 'VAR'lık çok pozisyon oldu. Beşiktaş'ın kazandığı penaltı net. Yoruma açık değil. Penaltıdan evvel endirekt vuruş var mı? Burada futbolun ruhu şunu diyor; Top ayakla oynanma mesafesindeyken topa kafayı sokarsan aleyhine endirekt vuruş olur.
Kafayla oynama mesafesindeyse topa ayağını sokan futbolcunun aleyhine endirekt serbest vuruş olur. Böyle bakarsanız hakemin kararı doğru mudur? Topun ayağa veya kafaya teması anında durdurup baktığınızda bunun kararını verirsiniz. Peki Vida'nın pozisyonu?
Top kendi arkadaşı tarafından ileri doğru vuruluyor. Mesafe kısa.... Eğer bu mesafeden vurulan topta kollarınız normal açıklıktaysa ve siz topa hareket yapmıyorsanız bu penaltı olmaz. Ama arkadaşınız topla oynadığı anda kollarınız kapalı, gelirken kollarınız açık topa müdahale ediyorsanız ki bana öyle geldi. O zaman penaltı. Sonra gelelim Onyekuru'nun pozisyonuna...
Eğer Beşiktaşlı Necip, pozisyon sırasında Galatasaraylı Onyekuru'ya müdahale ediyorsa ve top bu müdahaleden sonra Onyekuru'nun koluna geliyorsa bu penaltıdır. Ama Galatasaraylı oyuncu, Beşiktaşlı oyuncunun müdahalesinden önce koluyla oynuyorsa penaltı değildir. TV'deki görüntüye bakıyorum... Sanki ilk pozisyonda Onyekuru darbeyi alıyor, sonra top koluna geliyor. Yani görüntüye göre penaltı. Peki 'VAR' olmasaydı ne olurdu? Onu da önce hakeme sonra Allah'a bırakalım.
FUTBOL KALİTESİ: SIFIR
Beşiktaş kazandı yukarıdan düşmedi, Galatasaray kaybetti yukarı grupta kaldı. Haaa şimdi ne olacak? "Ligimizde heyecan var" diyeceğiz. Kalite mi? Sıfır… Futbolcuların ikili mücadelelerde kazandıkları toplara bakın ve kullandıkları toplara bakın, aldıkları kaç topu rakibe veriyorlar bir ona bakın. Şimdi herkes "Pozisyon" diyecek, "Penaltı mı, değil mi?" diyecek.
Ahmet Çakar: Galatasaray'a maç kaybettirildi! / Sabah
Derbide VAR'a rağmen Galatasaray'a hakem tarafından puan kaybettirilmiştir. Kritik 3-4 pozisyon var. Bunların bazılarında VAR'a gidildi, bazılarında protokol gereği zaten gidilemezdi. Beşiktaş, penaltı öncesi bir çift vuruş kazandı. Cüneyt Çakır'a göre kafadaki topa ayakla müdahale vardı. Ama değerlendirme yanlış. Top kafayla oynanacak mesafede değildi. Bel hizasındaydı.
Beşiktaşlı oyuncu kafayı bel hizasındaki topa sokuyor, Galatasaraylı oyuncu da rakibe temas etmeksizin topa vuruyor. Burada ihlali yapan kafasını ayakla oynanacak mesafeye sokan Beşiktaşlı oyuncudur.
Bu yanlış çift vuruştan sonra haklı bir penaltı geldi. Eren'in amatörce yaptırdığı penaltı Beşiktaş'ı öne geçirdi. Pek tabii ki bu penaltıyı Cüneyt değil VAR hakemi verdirdi. Yine ilk yarıda kritik penaltılık bir pozisyon daha yaşandı. Medel'in vurduğu top, Vida'nın açık koluna çarptı. VAR hakemi Mete Kalkavan, Çakır'a 'Git, tekrar bak' dedi. Ama bence Cüneyt, burada doğru karar verdi. Medel'in amacı topu kalesinden uzaklaştırmak. Vida'ya mesafesi çok yakın.
Bu beklenmeyen top, Vida'nın açık koluna çarpıyor. Bence de penaltı değil. Ve maçın en kritik pozisyonu ikinci yarıda yaşandı. Onyekuru-Necip mücadelesinde hakem penaltı noktasını gösterdi. VAR, "Git, bak" dedi. Çakır, bu sefer de "Onyekuru elle oynadı" diyerek penaltıyı iptal ettirdi. Bence bu yanlış bir karar. Necip ayağını kaldırıp Onyekuru'yu çelmeliyor ardından da Onyekuru topu elle oynuyor.
Yani önce penaltı olayı yaşanıyor ve Çakır burada korkunç hatalı bir değerlendirme yapıp Galatasaray'ın penaltısını hiç ediyor. Bu iş böyle gitmez! VAR belki Türkiye Ligi'nde hataları azalttı ama bu azalmış hatalar yaşandığında da ortaya büyük bir kaos çıkıyor.
Turgay Demir: Zor da olsa!
Beşiktaş şampiyonluk yarışına ortak oldu. Ezeli rakibi Galatasaray'ı deviren Kara Kartal, "Bu yarışta ben de varım" dedi… En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim Cüneyt Çakır muhteşem bir maç yönetti. Verdiği ve vermediği penaltı kararlarının hepsi doğru.
Onyekuru'nun pozisyonunda Necip topa vuruyor ve Onyekuru topa elini uzattıktan sonra düşüyor. Niyeti belli. Pozisyon temiz, net… Vida'nın pozisyonunda ise hem el doğal konumunda, hem de çok yakından gelen bir şut var yani tartışması bile yok.
Evet kritik pozisyonlar hakkında düşüncemizi söyledik şimdi gelelim maça… Beşiktaş gole kadar Galatasaray'a top göstermedi, bildiğin ezdi… Bu baskı sırasında kalesinde hiçbir tehlike yaşamadığının da altını çizelim. Çünkü Galatasaray 3 stoperle oynuyordu ve savunmayı beşledikleri zaman öne çıkacak oyuncuları kalmıyordu. Nitekim öyle oldu. Ne zamana kadar derseniz, Şenol hoca garip bir kararla orta sahayı üçleyip takımın dengesini bozana kadar.
Quaresma yürüyor, Pektemek kenarda sıkıntı yaşıyor, Ljajic'i oraya çekmek daha büyük handikap yaratır ve hoca bunu yapıyor!
Neyse ki sonunda hatasını anlayıp Lens'i oyuna aldı ve takımın dengeleri yeniden kuruldu. Vagner'i de çok geç oyuna aldığının altını çizelim. Sonuç olarak Beşiktaş, Terim'in yanlış kadro seçimleri nedeniyle çok rahat kazanması gereken maçı ecel terleri dökerek kazandı.
Bunun da sebebi Şenol hocanın gereksiz yere korkuya kapılmasıdır. Neyse kazanan hep haklıdır ve Şenol hoca da haklı diyerek kapatalım konuyu. Beşiktaş artık yarışın iddialı takımlarından biridir, önemli olan da budur.
Ömer Üründül: Göçek'in günahı ne? / Sabah
Beşıktaş, ilk 30 dakika müthiş bir presle Galatasaray'ı sahasına hapsetti. Bu yoğun baskıda penaltı golü dışında sadece Güven'in kafa vuruşunun Muslera'nın üstüne gitmesiyle tek net pozisyon vardı. Bunun da en önemli nedeni, değişik kadro yapısının kollektif yetersizliği ve Quaresma'nın Nagatomo ile Ahmet karşısında çok etkisiz kalışıydı. Devrenin son 15 dakikasında Galatasaray oyuna hakim olmaya başlayınca Beşiktaş maçtan koptu. Hiç topa sahip olamayıp ciddi kale önü tehlikeleri yaşamaya başladı. Bu tehlikeler bilhassa duran ve yüksek toplardan kaynaklandı.
Zaten Beşiktaş'ın en büyük zaafı da burada yatıyordu. Çünkü Vida hariç rakiple eşleşmelerde hep kısa boylu oyuncular vardı. Bu 15 dakikalık süreçte, Beşiktaş'ın top kullanamadığını gören Şenol Güneş, doğru bir değişiklik yapıp Atiba'yı oyuna alarak Güven'i çıkardı. Yalnız tartışılacak konu Güven mi çıkmalıydı, yoksa Mustafa mı? Bana göre Mustafa olmalıydı. İkinci yarı bütün oyunu Galatasaray domine etti. Beşiktaş ileride top tutamıyor, oyunu kontrol altına alamıyordu. Ama geri dörtlü önlerinde Atiba ve Dorukhan'la büyük konsantrasyon ve gayretle kalelerini savunmaya çalışıyorlardı. Gecenin başarılı ismi Caner'in, son dakikadaki kontratakta bomboş Vagner Love'ı görmeyişi, maçın o dakikada bitmesini engellemiş oldu.
Sonuçta Beşiktaş çok kritik derbide 60 dakika büyük sıkıntılar yaşasa da 3 puanı kazanmayı bildi. Üstelik de hiçbir şey yapamayan Quaresma'yla birlikte, maçı 10 kişi oynamasına rağmen! Galatasaray eksik kadrosuna rağmen elinden gelen mücadeleyi yaptı. Ama beraberlik için yeterli olmadı. Ben dün en çok sınırlı kapasitesine rağmen gönülden oynayan Necip'i beğendim. Hakem Cüneyt Çakır, görmediği penaltıyı VAR'la verdi. Verdiği yanlış penaltıyı da VAR'la düzeltti. Hüseyin Göçek'in günahı ne?
Levent Tüzemen: Sorumsuz!
Geçmiş yıllarda VAR sistemi devreye girseydi bir çok derbi maçın sonucu farklı olurdu. Vodafone'da VAR'ın ağırlığını koyduğu ve etkili olduğu bir derbi izledik. VAR olmasaydı Cüneyt Çakır bir çok pozisyonda verdiği kararlarda geri adım atmamış olacaktı. Bir puanın bile kıymetli olduğunu 22 oyuncu arasında Eren Derdiyok anlamamış.
İsviçre Milli Takımı'nda yıllarca santrfor oynayan bir oyuncu kör gözüne parmak sokar gibi böyle ucuz penaltı yapar mı ve takımını yakar mı? VAR uçanı kaçanı yakalıyor, Eren bunu biliyor, gol olmayacak vuruşu penaltıya döndürüyor. Ben, Fatih Terim'in yerinde olsaydım bu ucuz penaltıyı yapan Eren'i ibret olsun diye oyundan alırdım. Çünkü o Eren, Porto'ya gitmedi ve kritik derbide takımını yakan penaltıyı yaptı.
Galatasaray ilk 25 dakikalık süreçte Beşiktaş'ın ciddi baskısını hissetti. Ancak Ozan'ın direkten dönen vuruşundan sonra cesaretlenen Galatasaraylı oyuncular Beşiktaş'ın üzerine skoru değiştirmek için gitti. Ama kalitesizlik bir yerde Galatasaray'ı frenliyor. Onyekuru çabuk ve hızlı bir oyuncu ama cılız ve güçsüz bacakları nedeni ile etkili şut atamıyor. Nagatomo ve Mariano kanatlardan etkili ataklar yaptı. Ama Eren pozisyonlara hazırlıklı olmadığı için gol üretemedi.
Fernando'nun ikinci yarı Karius'tan dönen şutunda golcü kimliği olsaydı Eren o topa hamle yapar, golü atardı. Yapamadı, çünkü pozisyona hazır değildi. Keşke Terim, Linnes'i kafadan oynatsaydı, hatta Mariano'nun önüne koysaydı. O zaman Galatasaray hem hücum, hem savunma anlamında daha güçlü olurdu. Çünkü Eren önde top tutamadığı gibi, takımını 10 kişi oynattı. Bir de üstelik sorumsuzca neden olduğu penaltı ile derbiyi kaybettirdi.
Serkan Korkmaz: Gri
Fatih Terim'in Beşiktaş'la deplasmanda oynarken üç stoper sahaya sürmesini (hele hele bu stoperlerden birisi Ahmet Çalık'sa) hiç beklemiyordum. Demek ki; Galatasaray bundan sonra böyle oynayacak. Tudor'un 3-5-2 ısrarı sonu olmuştu ama bugünün koşullarında (ben dahil) hiç kimse aksi bir görüş ortaya koyamıyor.
Kendi kalesiyle rakip arasını kalabalık tutup hızlı oyuncularla kontrataklarla gol araması gereken bir Galatasaray dışında, galip gelme olasılığı vardıysa da ben görememiştim. Bu sebeple; maç öncesi A Spor yayınında Fatih Terim'in Eren Derdiyok tercihini çok yadırgadığımı söylemiştim. Eren, barajda kolunu açarak sebebiyet verdiği penaltıyla rakibe yaptığı katkıyla maçı neredeyse başlamadan bitiriyordu.