Usta yorumculardan Gustavo - Melo karşılaştırması

Fenerbahçe, Denizli'nin ardından Konya'yı da farklı yenerek çıkışını sürdürdü. Sakatların dönmesiyle Ersun Yanal'ın eli biraz daha rahatladı. Takımı maçlara motive değil. Serkan Kırıntılı'nın daha maçın 20. saniyesinde kırmızı kart görmesi, Konyaspor'un durumunu çok iyi özetliyor. Fenerbahçe de böylesine vasat bir Konyaspor'u yerle bir etti. Evet Fenerbahçe çok iyi oynuyor. Sakatların iyileşmesi ile Ersun Yanal rahat bir nefes aldı. Emre Belözoğlu, tam bir komutan, tam bir takım lideri. Bu yüzden 39 yaşındaki Emre'yi ekonomik kullanmak gerekir. Emre'nin üzerine çok fazla yük bindirirseniz, sakatlanabilir… KAPSAL: Fenerbahçe'de doğru oyun planı uygulanıyor. Sakatlar dönünce herkes kendi yerinde oynamaya başladı. Fizik kalitesi ve oyun coşkusu çok iyi bir Fenerbahçe var. Ligimizin önemli parametrelerinden biri hızdır. Fenerbahçe hızlı hareket ediyor. Fenerbahçe şu ana kadar 9 sarı kart gördü. Bu da fizik kalitesinin üstünlüğünü gösteriyor. Çünkü eğer fiziğin eksikse faul yapar ve kart görürsün. Tabii rakiplerinin Avrupa maçlarının olması da sarı- lacivertliler için bir avantaj. Fenerbahçe'de eksikler olmasaydı şu anda puan farkı açılmış olabilirdi. Birçok oyuncu kendi yerinde oynamıyordu ve bu da olumsuz etkiliyordu. Rodrigues ve Moses hızları ile fark oluşturuyor. Yani takım doğru planlanmış. Avrupa'da 'Skorlar mı takım bütünleşmesini getirir ve yoksa arkadaşlık mı' araştırması yapılmış. Yeni kurulan takımlarda kazanmanın takım bütünlüğünü getirdiği ortaya çıkmış. Takım bütünleşmesi performans (skorları değil), performans takım (skorlar) bütünleşmesine yol açmaktadır. Yeni takımlarda en önemli olgu performans (skorlar) takım bütünleşmesine yol açmaktadır. Fenerbahçe kazandıkça takım bütünlüğü de artıyor. TOROĞLU: Fenerbahçe bu sene sahada kavga ediyor. Zaten seyircinin de istediği o. İyi oyuncuları da var. Taraftar desteği güzel, görsel ve yazılı basından da destek alıyorlar. O zaman aynı yolda gitmeliler. Galatasaray ve Beşiktaş'ın böyle olduğu bir ortamda biraz dikkatli olursa Fenerbahçe arayı açarak götürür. Ali Koç, Fatih Terim hakkında beyanat vererek onu tuzağa düşürdü. Terim de bu zokayı yuttu, başka işlere girdi, takımı ile uğraşmadı. Buna yardımcıları da dahil olunca Galatasaray bu duruma geldi. Maçlar yalnız sahada kazanılmaz. Her türlü şeye hazırlıklı olmalısınız. KORKMAZ: Fenerbahçe Kadıköy'de çok zor puan kaybeder. Her geçen hafta daha derli toplu ve iyi oynuyorlar. İç sahada maçın başlama düdüğüyle coşan ve rakip kaleyi hedefleyen bir takım oldular bile. Dış sahada aynı baskıyla maçlara başlayıp doksan dakika yılmadan gol arayan bir takım hüviyetine kavuşurlarsa (ki o yolda ilerleniyor) şampiyonluğun en güçlü adayı olarak konumlandırılırlar. GUSTAVO MELO'DAN İYİ UZUNDURUKAN: Luis Gustavo çok savaşçı bir oyuncu. İkili mücadelelerde yılmıyor, topu bırakmıyor, asla pes etmiyor. Ama kart görmeye meyilli. Bu konuda biraz daha dikkat etmesi lazım. Melo'nun hücum özellikleri de vardı. Melo golü de düşünen, aynı zamanda maç içinde liderliğe soyunan da bir futbolcuydu. Gustavo, daha çok bir takım oyuncusu. Hırs ve savaşçılık olarak birbirine benzeyen iki isim. Bu yüzden Luis Gustavo, Fenerbahçe için ilaç bir oyuncu. KAPSAL: İkisi de Brezilyalı, ikisi de savaşçı. Gustavo hızlı bir oyuncu. Aklını iyi kullanıyor ve futbol yorumu en üst seviyede. Orta sahada ikili mücadelelerde nerde nasıl basacağını, nerde pozisyon alacağını çok iyi biliyor. Çok karakterli biri. Dinamizm var. Oyun ezberi çok iyi. Günümüzde orta saha oyuncuları topla rakip futbolcu arasına çabuk giren bir profil çiziyor. Gustavo böyle bir futbolcu. Bu durumu diğer oyuncuları da etkiliyor. TOROĞLU: Gustavo, Melo'ya göre daha iyi oyuncu. Melo tek yönlü bir futbolcuydu. Gustavo iki yönü de rahatlıkla oynayabiliyor. Arada büyük fark var. Bana 'hangisini tercih edersin' derseniz 'Açık ara Gustova' derim. KORKMAZ: Gustavo hayli sert hatta zaman zaman kontrolsüz bir orta saha. An itibariyle, mevkisinde ülkemize gelmiş en önemli isimlerden biri. Kariyer olarak Melo'nun üzerine koyanlara haksız diyemem. Kolay kolay bir standardın altına hiç düşmeyecekmiş gibi geliyor. SAVUNMA SAMPİYON YAPAR Bir de Abdulkadir Parmak'ı bu zorlu maç öncesinde kaybetti. Trabzonspor'un yedek kulübesi çok zayıf. Onazi, Ekuban ve Abdülkadir Ömür döndükten sonra ancak eli rahatlayabilecek Ünal hocanın. Formda bir Başakşehir karşısında alınan 1 puan altın değerinde. Belki de bu 1 puan Trabzonspor'u şampiyon yapacak. Bordo-mavililer, zirve ile arasındaki puan farkını koruyarak ocak ayına girebilirse, ara transferde nokta atışı takviyeler şampiyon yapabilir. Çünkü taraftar ve takımda bu inanç ve yürek var… Bordo-mavililer, zirve ile arasındaki puan farkını koruyarak ocak ayına girebilirse, ara transferde nokta atışı takviyeler şampiyon yapabilir. Çünkü taraftar ve takımda bu inanç ve yürek var… Bunun nedeni kadro derinliğinin olmaması. Görünen o ki Trabzonspor bitti demeden maçlar bitmeyecek bu sezon. Ofansif gücü çok yüksek. Ama savunma zaafiyetleri hâlâ giderilebilmiş değil. Ünal Karaman'ın buna çare bulması lazım. Trabzonspor bu yarışın sonuna kadar içinde olacak ama daha bir fark oluşturacaksa top rakipteyken de oyunu doğru oynaması gerek. En fazla driplin başarısı olan ama en fazla çalım yiyen takımlardan biri Trabzon. Fırtına, çok geniş alanda yakalanıyor topu kaybettiğinde. Oyunu daraltmıyorlar ve stoper ile forvet arasında takım boyu uzun. Takım çok rahat pozisyon verip gol yiyor. Rakip yarı sahada çok iyi oynayan bir takım var ama savunma pratiği geliştirilmeli. Bu çalışarak giderilir. 1.5 senedir bu sorun çözülmedi. Hücum hattı bir takımı şampiyonluk yarışının içinde tutar ama şampiyonluk savunma ile gelir. KORKMAZ: Trabzonspor zevk alarak top oynayabilen nadir takımlardan. İzlerken de büyük zevk veriyorlar ve oldukça sempatikler. Fakat her maçta gol yemeleri enteresan. Tamam birçok eksik var ama en önemli eksi takım savunmasında gibi duruyor. Lig sonuna kadar zirve iddialarını sürdürecek kadar önemli bir hücum güçleri var. En önemlisi; başka hiçbir takımda Sosa ve Nwakaeme yok. SORLOTH KRAL OLUR Ekuban geldikten sonra birlikte oynarlarsa Sörloth ligi gol kralı olarak tamamlar. Tek forvetli sistemde verimi düşüyor. Çünkü markajdan kurtulmakta zorlanıyor. Ona alan açacak, rakip savunmayı şaşırtacak bir yardımcı forvete ihtiyacı var Sörloth'un. KAPSAL: Sörloth iyi oyuncu, önemli bir kazanç. Son maçta sağ çizgide oynadı. Sturridge forvetteydi. Bunun nedeni Sörloth'un savunma da yapması. Bu kadar uzun bir oyuncunun hareket hızı da hiç fena değil. Bu da çok enteresan. Sezon başından beri mücadele ediyor, iyi niyetli ve karakterli bir oyuncu. Golleri ve asistleri ile ciddi katkı yapıyor. Sırtı dönük oyunlarda, yüksek toplarda etkili bir oyuncu. Sörloth çizgide değil içerde oynamalı. İkili oyunda bir futbolcu ile merkezde oynamalı. Ünal Karaman'ın bunu çözmesi gerekir. KORKMAZ: Sörloth kendisi gibi cüsseli forvetler arasında hızı ve tekniği ile fark yaratabilen biri. Sturridge ve Ekuban gibi bir destek olmadığında zorlanabiliyor. Hem Trabzonspor'da hem de sonraki kariyerinde adını hafızalara kazıyacak kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. YABANCI DEĞİL KALİTE Bu ruhla EURO 2020'ye gidip, orada da bir derece alacağımızı düşünüyorum. Yeter ki rahat bıraksınlar Güneş'i. Kıyafeti ile kravatı ile uğraşmasınlar... Takımlarımıza bakıyorum... Hepsi de kazanmak için sahaya çıkıyor ve kaybediyor. Oysa yenemiyorsan yenilme... 1 puan da çok önemli grup maçlarında. Önce 1 puanlı cebine koy, sonra galibiyet için oyna... KAPSAL: Birçok futbolcumuzun Avrupa'da yer alması Milli Takımımız için çok önemli. Şenol Güneş hedefe giden, sağlam, tutarlı bir takım oluşturdu. Kulüplerimize performans yaşı geçmiş futbolcular geliyor. Yabancılar para için geliyor tamam ama kalite de getirmeli. Türk oyuncudan en az yüzde 30 kaliteli olmalı. Ülkemiz hayal satılan bir yer olmalı yabancılar için. Mesela Portekiz Ligi'nde bunu yapan kulüpler var. Futbolcuyu alırken 'Burada iyi olursan büyük takımlara gidersin' hayalini kurduruyorlar. TOROĞLU: Aslında 'bu kadar yabancı al' demesi avantaj. Niye? Sana 'turşuyu alma' diyor. Büyükleri saymıyorum, çünkü onlar parayı başka yerlerde harcadılar. Onlara gelen bazı hırsız başkan ve yöneticiler kulüpleri bu duruma düşürdü. KORKMAZ: Sorun kulüplerimizin sahaya sürdüğü oyuncuların kimliğinde değil de daha çok yöneticilerimiz ve teknik adamlarımızda gibi geliyor. ''Aynı futbolcular farklı şekilde yönetilen kulüplerde, gelişime açık ve çağı yakalayan antrenörlerle başarılı olabilirler miydi?'' diye kendime her sorduğumda ''Evet; olabilirlerdi'' diyorsam, bu böyle.