Kendinizi kullandırmayın!
01 Nisan 2016, Cuma

ERMAN TOROĞLU

Kendinizi kullandırmayın!

Ayvalıkgücü-Sancaktepe maç yapıyorlar... Yönetmeliğe göre 1991 doğumludan daha büyük olan futbolcu oynatacaksan, 10 tane oynatacaksın.
Ama Sancaktepe 11 tane oynatıyor. İtiraz ediyorlar, herhalde Sancaktepe'nin torpili daha fazla ki sadece 2 bin 500 TL para cezasıyla kurtarıyorlar... Bu bir ihlaldir, bunun cezası hükmen yenilgidir. 2 bin 500 TL ceza; eğer TFF'nin bayrağını asmazsan bir müsabaka stada onun için verilen cezadır. Sen bu cezayı yönetmelik ihlalinde kullanıyorsun. Şimdi TFF'den ne açıklama gelecek merakla bekliyorum.

Gelelim federasyonla alakalı ikinci konuya... Gökhan Gönül olayı; hukuk kuruluna gelmiş. Buradan bir ceza çıkar, çıkmaz... Beklenecek. Fenerbahçe cephesi de zaten "Biz yapılan iğneyi bildirdik" diyor. Bu ayrı bir konu... Ama Mete Düren'in açıklaması bana biraz tuhaf geldi. Eğer yanlış okumadıysam, Mete Düren diyor ki; "Bu konu Hukuk Kurulu'ndadır, kişisel fikrim bir şey çıkmayacağı yönünde." Federasyon Basın Sözcüsü ilk açıklamayı yapabilir ama kendi fikrini buna ekleyemez. Herhalde acemiliğine geldi ya da Disiplin Komitesi'ne "Siz böyle bir karar çıkartın mı?" mesajı verdi acaba. Dün akşamüstü konuyla ilgili açıklama geldiğinde az önce okuduğunuz bölümde hiçbir değişiklik yapmadım... Dün fikir belirten basın sözcüsü Mete Düren, bugün TFF'den gelen yazı... Türkiye'de futbol nasıl idare ediliyor, nasıl oynanıyor, TFF nasıl işliyor, işte size canlı bir örnek. Buyurun buradan yakın.

Bakın beyler! Doğdum, büyüdüm, futbol aleminin içindeyim... Bu alemin içinde şikeye bulaşmamış camia yoktur. Yıllarca teşvik çok rahatlıkla yapıldı. Şike başından beri yasaktı ama o da yapıldı. Bakınız! 'Şikeye bulaşmamış takım yoktur' diyorum... Ama şunun altını çizelim; şikeyi takım yapmaz. Oynayan futbolcuların bazıları yaparlar. Zaten o oynayan futbolcular, o takımın adını şikeye bulaştırırlar. Siz herhangi bir şekilde takımın tamamını almaya kalksanız o takımın içinden "Ben bu işe bulaşmayacağım" diyen futbolcular çıkacaktır ki çıkmıştır da... Bakın beyler! Yine altını çizerek söylüyorum, hoş biz çizmekten bıktık ama millet yapmaktan bıkmadı. Biz bu alemde 40 kişiyiz, bu alemde herkes satılık futbolcuları da bilir, satılık hakemleri de bilir. Ama bunları konuşamazsınız. Çünkü şike sigara dumanı gibidir, görürsünüz ama tutamazsınız. Ama siz bu satılık futbolcuların ya da hakemlerin bazılarını yıllar sonra gazetelerde yorum yazarken veya televizyonlarda yorum yaparken görürsünüz. Peki bunları pek çok yönetici bildiği halde neden çıkıp konuşamazlar; çünkü bu alemde bazılarını her kademede kullanırlar. Ben bunu şuna benzetirim; birisi bir gün bir hayat kadını ile para karşılığı beraber olursa bir başka gün de bir başkası o hayat kadını ile para karşılığı beraber olursa ona kızmayacaksın.

VOLKAN'A AÇIK MEKTUBUMDUR
Volkan Demirel olayı artık bıktırdı... Bazıları bunun altını kaşıyorlar ama iş ters tepiyor. Volkan Demirel'i zorla milli takıma çağırmaya kalkıyorlar ama olayı her ortaya attıklarında olay büyüyerek ters tepiyor. Bu olayları sık sık yazanlar ve konuşanlar öncelikle Volkan Babacan'a hem ayıp hem de terbiyesizlik ediyorlar. Aslında burada ne zamandan beri düşündüğüm ama bir türlü sıra gelmeyen bir konuya gireceğim. Daha doğrusu Volkan Babacan'a açık mektup yazacağım;

Sevgili Volkan Babacan;
Seninle hiçbir yerde karşılaşmadım, merhabam yok, oturup çay da içmedim. Ama öncelikle seni sportmence duruşundan, adam gibi hareket etmenden dolayı Türk futbolu adına kutluyorum. Sen en imkansız olduğu yerde Türk Milli Takımı'nın kapkaranlık bir tünelde, tünelin ucanda ışık görünmeyeceği düşüncesiyle hareket edilerek, taraftarına kahramanlık yapıp, bir başka taraftarı da karalayarak belki de Türk Milli Takımı'nın hükmen yenilgisine neden olabilecek (eğer doping kontrolü kurasında adı çıksaydı) bir pozisyonda kaleyi devraldın. O günden bu yana hiç polemiğe girmeyip işini yaptın. Rakip takım seyircilerine ellerinle-kollarınla hareket edip, rakip futbolcuların karınlarına tekme atmadın. Hiçbir maçta küfür ettiğini de duymadım. Maalesef bizim o meşhur bir kısım renkli gözlükle bakan amigo yazarlar tarafından öyle altın oyuldu ki bunu herkes gördü... Ama sen yalnızca işini yaptın. Bir mucizeyi gerçekleştiren takımda belki de en tehlikeli yerde görev aldın. Yapacağın en ufak bir hatayla yiyeceğin bir gol, bir kısım boyalı gözlüklü yazılı ve görsel basın tarafından çarmıha gerilmene yetecekti. Bunları bile bile hiç sesini çıkarmadın, milli takım Fransa'ya gitme vizesini alırken bu işte kendine düşen payın yüzde 100'ken hala senin üzerine oynayan utanmazlar var. Bir cümle söylesen herkesin ağzına kalemleri de mikrofonları da tıkarsın ama yapmıyorsun, adam gibi adamsın... Fransa'da bacak arasından gol yesen de benim için adamsın. Kendi kalene gol atsan da... Şu konuşmadan duruşunla bile bu ahlak noksanlarına ders verdin. Seni tebrik ediyorum, takımınla birlikte senin de yolun açık olsun Volkan Babacan kardeşim...

ORMAN TAKIMI BOZUYOR
Fikret Orman ve Şenol Güneş; iyi şeyler yaptılar, hala da yapıyorlar... "Ama şampiyonlukta Beşiktaş'ın yumuşak karşı Orman ve Güneş" diye 6 ay önce ahkam kesmiştim. Bugün de o lafımın arkasındayım. Bu yazılarda da konuşmalarda da var. Şu ana kadar Şenol Güneş beni mahcup etti. Kontrollü gidiyor. Ama Fikret Orman için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Başarılı giden bir takıma başkanı tarafından ancak bu kadar takoz konabilir. Yani Fikret Orman diyor ki; "Ey takımım sen iyi gidiyorsun ama ben şöyle konuşayım da seni yamultayım" diyor, nitekim de yamultuyor. Orman için şöyle bir benzetme de yapabiliriz, Beşiktaş takımının canlı bombası... Fitili çekti gidiyor bakalım ne zaman patlayacak.

COLLİNA TEZGAHINI KURMUŞ!
Hep söylüyoruz ya maalesef basın olarak da taraflıyız. Basının işi, olanları yazmak, doğru yazmak, doğru haber vermek. Braga- Fenerbahçe maçı hakemi Bebek'in idaresi kötüydü. Fenerbahçe, zarar gördü hepsi tamam. Ama biz bir türlü fasulye ile nohutu ayıramıyoruz. Kardeşim hakem kötü de senin teknik direktörün oyundan niye atılıyor, senin futbolcuların mesela Volkan Şen göstere göstere nasıl o hatayı yapıyor? UEFA'nın iki numaralı kupasından atılan bir futbolcu UEFA'dan ceza yediğinde bütün UEFA turnuvalarında oynayamaz şartı olsaydı Volkan o hareketleri yapabilir miydi? Diyor ki kendimden geçtim çok sinirlendim. Peki bu cezalar Fransa'daki Avrupa Şampiyonası'nda geçerli olsa aynı hareketi yapar mıydın Volkan Şen... Bu sefer Fenerbahçeli spor yazarları ortaya başka bir yalan haber att-ı lar. Fenerbahçe'nin şikayetini göze alan Collina, Türkiye'ye geliyor. Yahu kardeşim Collina'nın Türkiye'ye geleceği, bırakın Braga-Fenerbahçe maçını Türkiye'deki F.Bahçe-Braga maçından bir ay önce belliydi. Ama dedim ya tuttukları takıma yalakalık yapacaklar. Böyle haberler yapıyorlar. Aslında Collina hemşehrisi Rosetti'yi buraya gönderdi. Onun ne kadar faydalı olacağını, TFF'de neler yapacağını anlatmaya geldi. Tabii bunlar da TFF'den bayağı bir nasipler-i ni alıyorlar, keratalar! Körler sağırlar birbirini ağırlar. Collina tezgahı kurmuş, tezgahın da başına geçmiş oradan alıp oraya gönderiyor... Onlara göre de maçlara adam veriyorlar. Al gülümver gülüm...

ÖZBEK NE DERSE O OLMUYOR!
Galatasaray Başkanı için fazla bir şey söylemeye gerek yok... O ne derse işin tersi oluyor... Diyorlar ki; "Çok iyi niyetli adam. Bilmem kaç milyon Euro'nun altına imza atıp, kefil oldu." İyi güzel de bir de Galatasaray'ın bir adı var. Hiçbir şekilde Dolar'a, Euro'ya, Türk Lirası'na vuramayacağınız. Bu adı bozuk para gibi harcıyor. Aslında bu bizim sorunumuz değil, Galatasaraylıların sorunu. Ama maalesef Galatasaray Kongre Üyeleri'nin de dönere karşı bir zaafları var. Genel Kurul'da önce oy kullanılıp sonra döner yense çok kimse oy kullanmadan gitmeyecekler. Ama önce döner yiyip sonra oylama olunca, döneri yiyenlerden çoğu oy kullanmadan salonu terk etmişler. Ya döner çok lezzetliydi ya da çok kötü... Ya döneri yiyip mest olup oylamayı unuttular ya da döner midelerini bozunca tuvalete koştular.

BİZE ULAŞIN