Spor yazarları Galatasaray maçını yorumladı
- Galatasaray Galerileri
- Yayın Tarihi: 07.05.2018 - 09:22
- Güncelleme Tarihi: 07.05.2018 - 09:41
Erman Toroğlu: Şeytan ayrıntıda gizli
Bu maçın ana fikri şu; Gomis iki önemli maçta, iki önemli penaltı kaçırdı. Fatih Terim çıkıp dedi ki "Yine olsa ben yine Gomis'e attırırım" Bence mükemmel bir cümle ve yorum yaptı. Ama biz burada olayın olması gereken kısmına bakalım. Eyy Gomis… İki tane penaltı kaçırdın, burada Fatih Terim sana "Penaltıyı at" dese bile senin "Ben bu penaltıyı atamayacağım arkadaş" demen lazım. Senin gol kralı olman mı önemli, Galatasaray'ın şampiyonluğu mu?
Tamam, golcüler bencildir… Adama sormuşlar "Adın ne?" diye… "Muuuuuusa" demiş uzatarak.
Uzatma kardeşim, "Musa" deyip geç!
Gomis efendi sende o kadar uzatmayacaksın. Uzatıyorsan da sonra ağlama pozisyonuna girmeyeceksin.
Zaten Gomis, sezon başındaki Gomis değil.
Günden güne düşüyor, hep aşağı doğru gidiyor.
Akhisar'a helal olsun. Çatır çatır oynadılar. Maç iki tarafa da gidip geldi.
Galatasaray çok mu iyi oynadı, hayır. Koştular, mücadele ettiler.
Aynı Fenerbahçe'nin yaptığı gibi… Onlar da iyi oynamadılar, onlar da sadece mücadele ettiler.
Yalnız iki maçın arasında bir fark vardı. Galatasaray- Akhisarspor maçında hakem, hakem gibi maç idare etti. Tebrik ediyorum. Liderin maçı olduğu için de Fenerbahçe-Bursaspor maçından daha zor bir karşılaşmaydı. Tebrikler Ali Palabıyık.
Ama dönün Fenerbahçe-Burasspor maçına...
Fırat Aydınus… Öyle bir maç yönetti ki bir tek kelimeyle anlatabilirim; Şeytani! Verdikleri var, vermedikleri var. Yalnız verdiklerine bakarsanız "Yahu bayağı doğru karar vermiş" dersiniz. Peki ya vermedikleri?
Ne demişler? Şeytan ayrıntıda gizlidir...
Fenerbahçe-Bursaspor maçının 90 dakikasını versinler pozisyon pozisyon işleyeyim, Fırat Aydınus da seyretsin, yarın hakemliği bırakır. Çünkü millet o kadar aptal ve keriz değil.
Yani aslında şeytan olmadan, cin olmaya kalkmış ama işte aması… Sonuna gelince böyle olursun.
Her tarafın ayrı oynar.
Bu iki maçta dün dört takım da dün bu iki takım da iyi mücadele ettiler. Bunların arasında şartlara göre bence en iyi olan Bursaspor'du. Ama orada da bir şeytan vardı. Sözün özü…
YA GOL OLSA...
Galatasaray şampiyonluğa gidiyor, bu yolda gerginlik de var ama bütün futbolcuların dikkat etmesi gerek. Mesela Muslera… Mükemmel oynadı. Ama 90+5 oynanıyor… Artık hakem düdük çalacak.
Biraz oyala, sonra da uzun top oyna, hakem bitirecek zaten. Ama sen degaj yapıyorsun bu sefer top Akhisar hücumuna dönüyor.
Ve hakem çok haklı bir şekilde pozisyonun bitmesini bekliyor. Gol olsa ne olacak? Yani futbolculukta sinekten yağ çıkaracaksın!
Rıdvan Dilmen: BÖYLE PENALTI OLMAZ
Bu tip maçlarda 2-0 her zaman tehlikelidir.
Fatih Terim, lider olmanın avantajı ile sahaya sürdü takımını. Fenerbahçe'nin de muhtemelen kazanacağını düşünüyordu.
Bu nedenle kontrollü bir galibiyet planladı. Nedir bu kontrollü galibiyet?
Selçuk, Donk ve Fernando ile tok bir orta saha yapıp Rodrigues'in çabukluğu sonuca gitmeyi düşünüyordu.
"Tutturursam" dedi ve tutturdu. Donk ilk yarıda G.Saray'ın en iyilerindendi.
Galatasaray ilk yarım saatte etkili oynadı, iki gol buldu ve sonra skoru korumaya yöneldi.
Maçın hakemine gelirsek… Akhisar'ı oyuna ortak etmek isteyen Ali Palabıyık'tı.
Soner'in kaçırdığı penaltı öncesine gidelim. Akhisar'a verilen penaltıya bakın.
Böyle penaltı menaltı olmaz!
Orada Muslera'nın lehine faul çalmalıydı. Çünkü dikkat ederseniz Akhisarlı oyuncu ayağını kaldırdı.
Bir de aklıma takılan bir şey var. Akhisarspor'un penaltıcısı normalde Seleznov.
Ama penaltıyı o kullanmadı Soner Aydoğdu geldi ve auta attı. Okan Buruk, neden Soner'e penaltıyı attırdı anlamadım.
Sakın kimse yanlış anlamasın. Burada asla art niyet aramıyorum. Sadece bir takımın penaltıcısı sahadayken, neden böyle bir tercih değişikliği yapıldı.
Belki Seleznov atmak istememiştir.
Belki de daha önce Muslera'ya penaltı attığı için bu kez attırmak istememiştir.
Sonuçta Galatasaray, kritik bir virajı daha kayıpsız geçti.
Galatasaray bir maç kaybeder, Başakşehir ve Fenerbahçe kaybetmeden yoluna devam ederse Başakşehir üçlü averajla şampiyon olur. Ama ligin favorisi Galatasaray...
Zeki Uzundurukan: Şampiy..
Galatasaray da Fenerbahçe de dün oynadıkları oyun ve elde ettikleri skorlarla beni hiç yanıltmadı.
Hafta başında A Spor'daki yayınımda 'Galatasaray artık şampiyonluğu bırakmaz ve mutlu sona ulaşır' diye çok iddialı bir cümle kullanmıştım. Fenerbahçe için de 'Fenerbahçe'nin kalan maçlarında en çok zorlanacağı rakip Bursaspor olacak' demiştim. Fenerbahçe çok zorlandı ama kazanmasını bildi. Galatasaray ise çok farklı oynuyor. Sarı-kırmızılı takımda Rodrigues diye 'jet' hızında usta bir oyuncu var. Ve Galatasaray ne zaman oyunu hızlandırsa Rodrigues golle burun buruna geliyor.
Rodrigues'in attığı ilk golde Donk'un, Linnes'in ve Feghouli'nin payı büyüktü. Ama Rodrigues'in attığı ikinci gol, yayıncı kuruluşta maçın yorumcusu Reha Kapsal'ın da dediği gibi Thierry Henry golü gibiydi. Çalımları, kafasını kaldırıp yaptığı çevre kontrolü ve uzak köşeye topu servis etmesi olağanüstüydü.
Bu Rodrigues de Tudor'un Galatasaray'a bir armağanı. Galatasaray'ın bu sezonki başarısında Tudor'un attığı temeli kimse inkar edemez. Bu temeli, Fatih Terim adeta yıkılmaz bir gökdelene çevirdi.
GOMİS'TE DÜŞÜŞ VAR...
Maçın ilk yarısında Akhisarspor, Soner Aydoğdu ile bir penaltı atışından yararlanamadı. 'Sol ayaklı oyuncular iyi penaltı atamaz' klişesine iyi bir örnek oldu üstten auta giden penaltı...
İlk yarıda iki güzel gol atan Rodriques'in bir şutunda da top üst direkte patladı.
İkinci yarıya daha iyi başlayan taraf Akhisarspor'du. Linnes'in pozisyon hatası, Galatasaray'a pahalıya mal olurken, Akhisar'a golü getirdi. Sonrasında Galatasaray orta alanı oyundan düştü. Akhisar'ın baskısı arttı. Maç Galatasaray adına adeta bir korku filmine dönüştü. Muslera art arda kritik kurtarışlar yaptı. Maç gel-gitler yaşamaya başlayınca Fatih Terim devreye girerek oyuna müdahale etti. Sinan Gümüş ve Yasin Öztekin hamleleri, Cimbom'un düşen hücum gücünü toparlamaya yetmedi.
Son bölümde skoru koruma telaşına düşen Galatasaray, deplasman fobisini de hatırlayarak geriye yaslanmak zorunda kaldı.
Linnes'in düşürülüşü ile kazanılan penaltı; Galatasaray'a ilaç gibi gelecekken, topun başına gelen Gomis yine penaltıyı kaçırdı. Sonra net bir golü de kaçırdı.
Maçın uzatma anları, kabus gibi geçti Galatasaray için... Ama bu zor deplasmandan 3 puanla dönen Cimbom için kalan 180 dakika öncesinde ortaya çıkan tablo: ŞAMPİY...
Serkan Korkmaz: Şampiyonluk ve seçim
Fatih Terim, Başakşehir-Sivasspor maçı öncesi attığı twitle büyük heyecan yarattı.
Eminim ki; tek kelimelik bu mesaj ("konsantrasyon"), tüm camiaya yönelik bir çağrıydı. Aynı gün Galatasaray'da başkan adaylarının verdiği listeler konuşuluyor, seçim kulisleri dört nala yürüyordu. Oysa ki; kulüp tarihinin en kritik futbol sezonlarından biri yaşanmaktaydı.
Borçlar ve UEFA'yla yaşanan süreç herkesin malumu... Beşiktaş'ın üst üste iki şampiyonluğu ile sezona herkesin en güçlü şampiyonluk adayıydı. 20 yıllık Aziz Yıldırım iktidarıyla yönetilen Fenerbahçe ise "dördüncü yıldız" hedefiyle yetinmeyip sezonu çifte kupayla bitirerek seçime gitme hesapları yapıyordu.
Başakşehir ise, son yılların en istikrarlı ve başarılı performansını artık şampiyonlukla süslemek peşindeydi.
FATİH TERİM FARKI
Fatih Terim sadece bir teknik adam değil... Bugün oyuncularına verdiği, yıllarca kaptanlık pazubandıyla birlikte terlettiği sarı-kırmızılı formadır. Aynı zamanda 113 yıllık kulübün saygın bir Divan Kurulu üyesi olduğunu belirtmeliyiz. Birisi, ben çocukken, "bir gün bir kulüp Avrupa Şampiyonu olacak, Milli Takım ise Dünya ve Avrupa üçüncülüğünü tadacak" dese yanıt vermez, içimden "deli herhalde" derdim.
Galatasaray bu sezon şampiyon olursa 21 şampiyonluk kupasından yedisi (üçte biri) Terim'in önderliğinde gelmiş olacak. Bu sezon sarı- kırmızılı taraftarın performansı da inanılmazdı. Tudor'u gönderen, Terim'i getiren, Özbek'i indiren, lüzumsuz transferlere set çeken HEP TARAFTARDI. Fakat; ne yazık ki, başkanı ve yönetimi ne Fatih Terim, ne de taraftar seçecek.
Eğer, bir Galatasaray üyesi olsaydım, kime oy vermem gerektiğini Fatih Terim'e sorardım. Çünkü Galatasaray SPOR KULÜBÜ, ülkemizin köklü ve şanlı bir eğitim kurumunun mezunlarından çok daha fazlasıdır. Bu güzide markayı, şu an hayatta olan tek bir kişiyle özdeşleştireceksek, bu -kuşkusuz-; Fatih Terim'dir...
Başkan adayı olan kıymetli isimlerden birisinin, hiyerarşide onun üzerinde yer alacak olması, en iyi tabirle, tuhaftır..
Levent Tüzemen: Bireysel beceriyle...
Akhisar deplasmanı Galatasaray için zor bir eşikti. Çünkü Okan Buruk'un öğrencileri büyüklere karşı kaybettikleri maçlarda bile iyi oynamışlardı.
Galatasaray ilk 20 dakikada Rodrigues ile iki mükemmel gol buldu. Özellikle ilk golde Linnes-Fegholi-Rodrigues üçlüsünün çabuk düşünüp, çabuk paslaşması göz alıcıydı. Büyük takım böyle bir skordan sonra oyunun hakimiyetini rakibe veremez. Ancak G.Saraylı oyuncular gereksiz bir rehavet içine girip 'maç bitti' psikolojisiyle laubali oynadılar.
Ali Palabıyık'ın ürettiği olmayan penaltıyı eğer Soner gole çevirseydi, G.Saray psikolojik olarak dağılabilirdi.
İkinci yarının hemen başında G.Saraylı oyuncuların geriye yaslanarak skoru korumu psikolojisiyle hareket etmeleri oyunu ve topa hakim olmayı düşünmemeleri Akhisar'ı cesaretlendirdi.
51. dakikada Serdar'ın şanssız şekilde kendi kalesine attığı gol G.Saray'da bir anda panik havası yarattı. Sakat Donk orta sahada etkili oynarken Selçuk-Fernando ikilisi çok etkisizdi. TT Stadyumu'nda coşan, özellikle Beşiktaş maçında 10 km. koşarak harika işler yapan Gomis, yine deplasmanda çok etkisizdi.
Hele hele kaçırdığı gol akıllara zarardı.
Yani topa 130 kilometre ile vurmak iki gol mü sayılıyor? Gomis sert değil de ayağının içiyle dokunup gol atsaydı hem Galatasaray rahatlayacak hem de Aksihar'ın direnci kırılacaktı.
G.Saray'ın panik dakikalarında paniklemeyen yine Muslera'ydı. Özellikle Muğdat ve Seleznov'un önünden çaldığı iki topla G.Saray'ı resmen ipten aldı.
Eğer bu pozisyon gol olsaydı, G.Saray'ın ruh hali maçı döndürecek seviyede değildi.
Okan Buruk, kendisine atılan iftiralara karşılık sahaya Akhisar'ı tam kadro ile sürdü. Özellikle ikinci yarıda G.Saray ile kafa kafaya oynayan mükemmel mücadele yapan ve G.Saray'ı resmen kalesine hapsettiren bir Akhisar izledik.
Galatasaray çok kıymetli bir 3 puan alırken futbol olarak fazla göz okşamadı.
Nagatomo, Rodrigues ve başta Donk ve Muslera, bireysel becerileriyle ve kaliteleriyle Galatasaray'ı ayakta tuttu. Fatih Terim en kritik anda penaltı kaçıran Gomis'e bu sorumluluğu vermeyi tekrar düşünsün.